Manşet, Portreler

Müslüman Olduğu İçin Şehit Edilen Bizans Valisi Ferve Bin Amr

Ferve bin Amr Türbesi

Asr-ı saadette İslâm’a davet için etraftaki yöneticilere, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından bizzat mektuplar gönderilmiştir. Bu mübarek davete, herkes nasibi ölçüsünde icabet etmiştir. Biri vardır ki kendisine hem icabet etmek nasip olmuş hem de icabet ettiği için şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Bu zât, Doğu Roma (Bizans) Valisi Ferve bin Amr’dır…

Ürdün’de, Tafîle şehrinin 26 km kadar kuzeyinde, Afra Hamamları (Hamâmâtü’l-Afrâ) olarak bilinen bir mevki vardır. Mute Savaşı’nın yaşandığı bölgeye yakındır. Bu termal hamamlarda, ortalama ısısı 45-48 derece olan sıcak su, 15 kadar kaynaktan fışkırır, havuzlarda birikir, şelaleler oluşturur. Suyun; damar sertliği, kansızlık, kısırlık ve romatizma için şifa arayanlara faydalı olduğu söylenir.

Antik çağlardan beri bilinen bu mekânı unutulmaz kılan, burada yaşanan hüzünlü bir hadisedir. Resûlüllah Efendimiz’in (s.a.v.) İslâm’a davetine icabet eden Maan valisi Ferve bin Amr el-Cüzâmî, Doğu Romalı (Bizanslı) Hıristiyanlarca burada işkenceyle şehit edilmişti. Meseleyi daha iyi kavrayabilmek için biraz gerilere gidelim.

Davete İcabet Gerekir Ama  İcabet de Nasiptir

Sevgili Peygamberimiz, 628 yılında Mekkeli müşriklerle imzaladıkları Hudeybiye Barış Antlaşması’ndan sonra, etraflarındaki yöneticilere İslâm’a davet mektupları göndermeye başladılar. 628-632 yılları arasında gönderilen bu mektuplar, Doğu Roma, Sâsânî ve Habeş hükümdarlarıyla sınırlı değildi. Onların valilerine, hatta kabile reislerine de gönderilmişti.

Bu mektuplara, herkes kendi meşrebine ve mürüvvetine göre karşılık vermişti. Kimi iman etmiş, kimi elçiyi hapsetmiş, kimi şehit etmiş, kimi mektubu yırtmış, kimi de yazıları silip kendince protesto etmişti.

Habeşistan hükümdarı Necâşî Eshame, mektubu öpüp koklamış, Doğu Roma İmparatoru Herakliyus siyasî davranarak kibarlık yapmış ve hediyeler eşliğinde cevabi mektubunu göndermişti. İskenderiye Mukavkıs’ı ondan daha kibar davranarak cevabi mektubunu pek çok hediyelerle birlikte Medine-i Münevvere’ye göndermişti. Sâsânî Kisrası Hüsrev, bir hükümdara yakışmayacak çiğlikle mübarek mektubu parçalamış ve elçiyi kovmuştu.

Buna karşılık Kisra’nın vasallarından Bahreyn Emiri Münzir bin Sâvâ ile Umman’ı yöneten Abd ve Ceyfer bin Cülendâ kardeşler, Resûlüllah’ın elçilerini iyi karşılamışlar ve Müslüman olduklarını haber vermişlerdir.

Yemenli yöneticilerin hemen hepsi mektuplara müspet cevap vermişlerdi.

İmana Davet…

Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), Arabistan’da meskûn bütün kabile reislerine de mektuplar göndermişti. Çoğu, daveti kabul ederek Müslüman olmuşlar ve Medine-i Münevvere’ye heyetler göndererek bağlılıklarını bildirmişlerdir. Bu kabilelerden Benî Harise bin Amr’a, sahabeden Abdullah bin Avsece aracılığı ile İslâm’a davet mektubu gönderdiler. Kırmızı deri üzerine yazılmış mektup, kabile büyüklerinden Sim’an bin Amr veya Ri’yetü‘s-Suhaymî’ye teslim edilecekti. Ancak kabileden bazıları, İslâm’ı kabul etmediği gibi, hakaret olsun diye mektubun yazılarını su ile sildiler ve mektubun yazılı olduğu deriyi su kaplarını yamamakta kullandılar. Kabile reisinin kızı, bu terbiyesizliği şiddetle eleştirmişti. Resûlüllah Efendimiz, yapılanları işitince çok hayret etmişler, “Akıllarını kaybetmiş olmalılar!” buyurmuşlardı.

Resûlüllah Efendimiz, ilk mektuplarından bazılarını, 628 yılında Doğu Roma’ya bağlı Gassânî hükümdarı Haris bin Ebu Şemir’e (Cebel) göndermişlerdi. “Muhammedün Resûlüllah” mührü ile mühürlü mektupta şunlar yazılıydı:

“Bismillâhirrahmânirrahîm

Allah’ın Resûlü Muhammed’den Haris bin Ebu Şemir’e…

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 184. sayısından (Aralık 2023) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir