Hidayetten nasibi olanlar, kıyamete kadar hidayete ermeye devam edecektir. Hz. Allah, hidayeti dileyenlerden dilediğine ihsan edecektir. Müslümanlara düşen vazife, İslâm …


Hidayetten nasibi olanlar, kıyamete kadar hidayete ermeye devam edecektir. Hz. Allah, hidayeti dileyenlerden dilediğine ihsan edecektir. Müslümanlara düşen vazife, İslâm …

Sultan Üçüncü Selim Han devri zakirbaşılarından Şikârîzâde Şeyh Ahmed Efendi, 1791 yılında Medine-i Münevvere kadısı Mehmed Atâullah Efendi ile birlikte …

Osmanlı donanmasının aslî unsuru olan kadırgalar, deniz zaferlerinin baş mimarıdır. Birçok savaş, sefer ve kuşatma harekâtında yer almıştır. Uzun süre …

Anadolu’nun kalbinde, kendi ismiyle anılan şehirde, kartal yuvasını andıran yüksek bir tepede konumlanmış Seyyid Battal Gazi Külliyesi; ziyaretçilerini asırlardır tarih …

İtalya’ya aitmiş gibi duran ama Fransa toprağı olan, Akdeniz’in dördüncü büyük adası Korsika, bir zamanlar, ısrarla Osmanlı’ya bağlanmak istemişti…

Topkapı Sarayı’na 19. asra kadar Saray-ı Cedîd, Saray-ı Hümâyûn, Südde-i Saâdet gibi isimler verilmişti. Topkapı şeklinde isimlendirilmesi ise daha sonraki devirde ortaya çıkacaktı…

Sicilya ve Sardinya’dan sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, coğrafî ve stratejik konumu sebebiyle, tarih boyunca pek çok mücadeleye sahne oldu. Adanın, Doğu Akdeniz ticaret yollarının kavşak noktasında bulunması, Süveyş Kanalı’ndan Hint ve Pasifik Okyanusu’na uzanan deniz yolunun kontrol noktalarından biri olması, önemini daha da artırmaktadır. Adaya hâkim otoritenin, Ortadoğu’nun yeraltı kaynaklarına giden yollara, dolayısıyla da Ortadoğu devletlerine hükmetmesi söz konusudur…

Osmanlı Devleti, şer‘î mahkemelerinde görev yapacak hâkim ve savcıları yetiştirmek üzere, temelleri 1855’te atılan ihtisas okulu açmıştı. Bu müessese, 1913 yılında meşhur adıyla Medresetü’l-Kuzât’a dönüşmüştü. Yaklaşık 70 sene eğitim faaliyetine devam eden Medresetü’l-Kuzât, 1924’te kapatıldı.

Bir zamanlar padişah sofralarının, zengin ailelerinin lezzetiydi Osmanlı çileği. Sadece bizde değil, Avrupa’daki kralların sofralarını da süslerdi. Ancak gün geldi, yok olmaya yüz tuttu…

Sultan İkinci Osman’ın, saray içinden evlenme an’anesini terk edip, hür kadınlarla evlendiğini biliyoruz. Bildiğimiz kadarıyla padişahın iki hanımı vardı. Ancak vesikalar ve vakfiyeler üzerinde yaptığımız araştırmalar neticesinde, sultanın bir başka hanımının daha olduğu ortaya çıktı…