İstanbul’un manevi fatihi, büyük veli ve âlim Akşemseddin hazretleri Göynük’te, kendi adı ile anılan türbesinde medfun bulunmaktadır. Hicri 868 (M. …


İstanbul’un manevi fatihi, büyük veli ve âlim Akşemseddin hazretleri Göynük’te, kendi adı ile anılan türbesinde medfun bulunmaktadır. Hicri 868 (M. …

Batı’nın demokratikleştirme ve medenileştirme(!) savaşının baş aktörlerinden birisidir Fransa. Bu ay, Fransa’nın Cezayir’i işgalinin 70. senesine girdik. Bugünün Cezayirlileri Fransa’dan …

Sadrazamların tayin ve azlini belirleyen sembol mühr-i hümayun, yani padişahın mührüydü. Mührün padişah tarafından bir kişiye verilmesiyle tayin, geri alınmasıyla …

Bu ay, Titanik Faciası’nın 103. yıldönümü. Bu bir asır içinde bu konuda birçok belgesel, film yayınlandı; makaleler, kitaplar yazıldı. Fakat, …

O, binlerce kahraman Mehmetçik’ten sadece birisi. Seyid Onbaşı; 276 kiloluk mermileri birer birer topun namlusuna taşıması, Ocean zırhlısını batırması ve Çanakkale Muharebeleri’nin seyrini değiştirmesiyle efsaneleşti. Balıkesir’in Havran ilçesinde bir yörük köyünde yaşayan Koca Seyid’in izini sürdük…

İngiliz mayın gemisinde görevli bir mühendisin, savaşın yüz gününü anlattığı günlüğünde, önemli bilgiler yer alıyor…

İstanbul’un metro ulaşımının tarihi, yerli ve yabancı firmaların teklifleriyle başlamış, kimi kaynak yetersizliği, kimiyse savaş sebebiyle gerçekleştirilememişti. İşte, bu tekliflerin en önemlileri…

Osmanlı’nın ilk kâğıt paraları, elle yazılan kaimelerdi. Öyle günler geldi ki bozuk para sıkıntısında pullar para oldu. Devir değişmiş, devlet değişmişti ama Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra da tedavüldeki Osmanlı kâğıt ve madeni paraları uzunca bir süre geçerliliğini sürdürmüştü…

Osmanlı korsanları, kamuoyuna sunulduğu gibi yağmacı birer eşkıya değil, devletin hizmetinde, İslam bayrağını açık sularda dalgalandıran birer deniz akıncısıydılar. Denizcilik tarihi uzmanı Prof. Dr. İdris Bostan, Yedikıta okurları için anlattı…

Savaş bütün hızıyla devam ederken İrfanoğlu Molla İsmail Efendi gönüllü olarak askere yazılmış, 5,5 yıl Rusya’da esir hayatı yaşamış, savaş gazisi olarak köyüne dönerek imamlığa devam etmişti. Başından geçenler çoktan unutulsa da oğlu Ahmed Rıza İrfanoğlu’nun kalemiyle hatıraları tekrar hayat buldu…