Boğaziçi’nde balığın bol olduğu zamanlarda, insanlar sandallarla boğaza akın ederlerdi. Sultan Abdülaziz Han’ın başmabeyncisi Mehmed Nevres Paşa da tam bir balık meraklısıydı. Padişaha, Kanlıca’daki lüfer avını öyle bir anlattı ki sultan, bu sahneyi canlı izlemek istemişti…
Osmanlı’yı ziyaret eden yabancı seyyahların, en çok dikkatini çeken hususlardan biri, Boğaziçi’ndeki balık bolluğuydu. Evet, bir zamanlar Boğaziçi, balık hazinesi hâlindeydi. Öyle ki mevsiminde her türden o kadar çok balık olurdu ki ahali, ağa bile ihtiyaç duymadan, kepçe ve kazanlarla denizden balık çekerdi. Amatör balıkçıların en düşkün oldukları av, lüferdi. Dünyanın en lezzetli balıklarının başında gelen lüferin, bu bölgeden bahseden en eski kaynaklarda bile adı geçmekte ve lezzeti övülmekteydi.
Kanlıca’nın Lüferi Meşhurdu
Eskiden Boğaziçi’nin lüfer avı yapılan başlıca yerlerinden biri hatta birincisi, Kanlıca Körfezi’ydi. O zamanlar, lüfer mevsiminde ve özellikle mehtaplı gecelerde körfez, kayık ve sandallarla dolardı. Sultan Abdülaziz’in şehzadeliği zamanında hizmetinde bulunan ve padişahlığında birkaç kere başmabeynci, daha sonra da vezir olarak çeşitli nazırlıklar yapan Mehmed Nevres Paşa; şair, hoşsohbet ve nüktedan bir kimseydi. Kanlıca civarındaki yalısından açılıp balık tutmaya oldukça meraklıydı. Sultan Abdülaziz, Enderun’da eğitim gören Nevres Paşa’yı çok severdi. Paşa, tatlı latifeleri ve hoş hikâyeleriyle padişahı neşelendirmeyi iyi bilirdi. Paşanın akşamları saraydan erken ayrıldığını fark eden sultan, bir gün paşayı sıkıştırıp bunun sebebini sordu. Paşa da kendini mazur göstermek için Kanlıca’nın lüfer âlemini o kadar övdü ki hünkâr, sonunda kendisi de görmek hevesine kapıldı.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 207. sayısından (Kasım 2025) okuyabilirsiniz.


