Osmanlı Devleti’nin sağlam temellerinin atıldığı Söğüt, sultanlar tarafından hiçbir zaman unutulmamıştır.
Emevîler döneminde 796-797 yıllarında fethedilen Sö¤üt, ilk zamanlar Beldetü’s-Safsaf diye isimlendirilmiştir. Muhtelif kaynaklarda Hıtta-i Bid, Söğütçük, Söğütlü Saraycık ve Söğüt gibi isimlerle anılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra Söğüt, mukaddes beldelere giden hacıların geçiş yolu üzerinde bulunduğundan bu güzergâh “Hacılar Yolu” diye de anılmıştır. Bu yol, Söğüt’ün Küsnük ve Mezarlık bölgesinde bulunmaktadır.
Söğüt, 13. asır sonlarında Türk tarihindeki yerini alır. Bu dönemde doğudan gelen Oğuz Türklerinin Kayı Boyu; Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılacak bir cihan devletinin temellerini bu küçük kasabada atacaktır.
Söğüt’e Uzanan Zorlu Yolculuk
Önceleri Horasan, Merv ve Mahan’a yerleşmiş bulunan Kayılar, Moğol baskıları sebebiyle göç ederek Anadolu’ya geldiler. Anadolu’da yapılan gaza ve fütuhat hareketlerine katılan Kayılar, çeşitli yerlerde ikamet ettikten sonra, Gündüz Alp’in emri altında Anadolu içlerine doğru yöneldiler.
Bir süre sonra, Gündüz Alp vefat edince Ertuğrul Gazi, Kayıların Karakeçili Aşireti’nin başına geçti. Ertuğrul Gazi ve kardeşi Dündar Bey, yanına birkaç yüz gazi alarak batıya doğru hareket etti. O sırada Selçuklu ile Moğol birlikleri çok şiddetli bir savaş halindeydi. Ertuğrul Gazi, Selçukluların zor durumda olduğunu görünce, “Mağluba yardım etmemiz erlik olur. Hızır gibi, bunalmış zamanlarında çaresizlere yardım yetiştirerek ellerinden tutalım!” diyerek adamları ile birlikte kılıcına sarıldı ve Moğollar karşısında zor durumda olan Sultan Alâeddin’e yardım etti. Savaşın seyri bir anda değişmiş, Moğollar bozguna uğramışlardı.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Eylül (13. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.