Osmanlı Tarihi

Batılı Seyyahların Gözüyle Osmanlı’da Temizlik

mısır çarşısı

Dünyanın muhtelif bölgelerinde suya sabuna dokunmak yasakken, Osmanlı’da köylerden şehirlere kadar her yerde su, hayatın merkezindeydi. Nezafetle yoğrulan Osmanlı dünyasını keşfe çıkan seyyahlar, gördükleri temizlik kültürü karşısında şaşırırlardı. Bu yüzden, Osmanlı’nın ne kadar temiz ve hijyene dikkat gösteren bir toplum olduğunu, hatıralarına uzun uzun yazdılar…

Osmanlı Devleti, sadece at üstünde cihana hükmeden bir devlet değildi. Her şeyden önce su ile bütünleşmiş; suyu, medeniyete dönüştürmüştü. Ecdadımızın suyla bu kadar haşır neşir olması, “Temizlik, imandandır!” düsturundan geliyordu. Bu temizlik anlayışıyla, fethettikleri beldeleri, köyden kente hamamlar ve çeşmelerle süslediler. Denilebilir ki Osmanlı topraklarında suyu akmayan çeşme yoktu. Suyun, insanlarla bu kadar bütünleştiği toplumda “Su gibi aziz ol!” duası, herkesin dilinde yüzyıllardır söylenegeldi.

Ecdadımız, zarafet ve temizlik bakımından Avrupa’da bir benzerine rastlanmayan şaheser hamamlar yaparken, Avrupalılar yıkanmayı günah sayıyordu. 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı medeniyetini yakından tanımaya başlayan Batılılar, gördükleri temizlik karşısında hayran kaldılar. Osmanlı coğrafyasını karış karış gezen seyyahların anlattıklarına bakarsak, Müslümanların temizliğe verdikleri ehemmiyet, oldukça dikkatlerini çekmişti.

Batılı seyyahların yazdıkları eserler, “Müslümanlar temiz olur!” sözünün en güzel ispatlarından biridir. Suya sabuna dokunmanın günah olduğu yerden gelen seyyahların, Osmanlı’da gördüklerini hayretle okuyacaksınız!

Sıhhatli Yaşarlar

“Türkler sıhhatli yaşarlar ve az hasta olurlar. Öyle zannediyorum ki, Türklerin bu mükemmel sıhhatlerinin başlıca sebeplerinden biri de sık sık yıkanmaları ve yiyip içmedeki itidalleridir. Onlar, gayet az yerler. Yedikleri de Hıristiyanlarınki gibi karmakarışık şeyler değildir. Bizim memleketlerdeki böbrek hastalıkları ve daha bir sürü tehlikeli hastalıkların hiçbiri onlarda yoktur. İsimlerini dahi bilmezler.” (Fransız Jean de Thevenot)

Yeryüzünün En Temiz İnsanlarıdır

“Osmanlılar, yeryüzünün sadece en nazik insanları değil; aynı zamanda en temiz insanlarıdır. Gerçek şu ki, nezaketsiz nezafet hiçbir şey ifade etmez. Osmanlılarda temizlik, sadece basit sıhhî endişelerden değil, onların bütün ahlâkî ve dinî tabiatlarının gizli membalarından kaynaklanmaktadır. Osmanlıların evlerinin, kişiler gibi temiz ve bulaşıksız olması lazım. Bu sebeptendir ki her Türk evinin giriş kapısının üzerine, pirinç harflerle ‘Temizlik, imandandır!’ vecizesi yazılır. Türklerin ayakkabılarını eşiklerinin dışında çıkarmaları sıradan bir âdet veya hayatî bir moda sonucu değil; onun evi bir ibadethanedir. Bu kutsî yere ancak bütün pisliklerden sıyrılarak girmeye gayret eder.” (İngiliz Henry Munro Butler Johnstone)

 

Temizliğe Çok Dikkat Ederler

“Dünyanın bütün milletleri içinde temizliğe İslâm cemiyetleri içinde Osmanlı Türkleri kadar riayet eden tek bir millet yoktur. Bütün bu Müslüman milletler, nezafeti bir ana düstur hâline getirmişler ve daha doğrusu, dinlerinin esası şekline büründürmüşlerdir. İşte bundan dolayı bütün vücutlarını yıkayabilmek üzere birçok hamamlar yaptırmışlardır. Türkiye’nin belli başlı şehirlerinin hepsinde pek çok hamamlar vardır. (Fransız Josephus Grelot)

Temizliğe Düşkündürler

“Osmanlıları karakterize eden en önemli erdem, aşırı düşkün oldukları temizlikleridir. Bazı seyyahların buna karşı çıkmalarını, gerçekten anlamak mümkün değil. Büyük ihtimalle onlar, yanlarındaki sürücülere bakarak bir genelleme yapıyorlar. Ancak böyle olsa bile sürücüler, seyahatin sonunda banyo yaparak kendilerini pislikten arındırırlar. Her gün aldıkları abdestin yanında haftada bir kez yıkanırlar. Bunun yanında sık sık çamaşırlarını değiştirmediklerini söylemek yanlış olur. Bunu söyleyenler, gömleklerinin yakasını göremediklerinden bu şekilde yorum yapmış olabilirler. Mesela denizciler ve askerler, çamaşırlarını haftada iki kez yıkarlar. Evleri, evle ilgili olan her şey, yiyecekler vb. her zaman temizdir. Her Müslümanın evi temiz bir ibadethane gibidir.” (İngiliz Adolphus Slade)

Edmondo de Amicis

Kıyafetleri Temizdir

“Yüzler, eller, ayaklar tertemiz, yamalı kıyafet pek az ve hele kirlisi hemen hiç yok. Bütün sosyal sınıflar arasında umumî ve karşılıklı bir hürmet ve riayet manzarası göze çarpıyor.” (İtalyan Edmondo de Amicis)

Yıkanmayı İhmal Etmezler

“Osmanlılar, yıkanıp temizlenmeyi hiçbir zaman ihmal etmez! Takatten düşse bile çocukları, uşakları veya hanımı vasıtasıyla yıkanıp temizlenir. Öldüğü zaman cenazesi bile şeriat ahkâmına göre yıkanıp temizlenmeden tabutuna konulmaz. Oysa Avrupalılar, hastalandıklarında, takatten düştüklerinde temizlik kaygısını umumiyetle unutuverirler. (Fransız A. Brayer)

haseki
Haseki Sultan Hamamı

Evlerinde Hamam Vardır

“İslâm dini, Müslümanlara sık sık yıkanmayı emrettiğinden pek çok kişi hamamlara gitme ihtiyacı duymadan evlerinde yıkanmak için hamam yaptırmışlardır.” (Fransız Charles Le Brun)

Hamamı Olmayan Tek Bir Köy Bile Yoktur

“Müslümanlar temizliğe çok bağlıdırlar ve hayatlarının büyük bölümünü yıkanarak geçirirler. Halka açık hamamın bulunmadığı tek bir köy bile yoktur. Hem vücutlarını tertemiz tutmak hem sıhhatlerini idame etmek için Türkler hamama çok giderler. Bütün hamamlar, hep aynı şekilde yapılmıştır ve aralarında bazılarının daha büyük ve mermerlerle daha fazla süslenmiş olmasından başka hiçbir fark yoktur. Hamamlar, dinleri ne olursa olsun herkese açıktır.” (Fransız Jean de Thevenot)

Çeşmeler Şehridir İstanbul

“İspanya’da ömrü boyunca iki kere yıkanmış hiçbir kadın ve erkek göremezsiniz. Türkler ise sık sık yıkanırlar. Türk hamamlarında bol su harcanır. Dünyada İstanbul kadar çeşmesi olan hiçbir şehir yoktur; her sokakta muhakkak bir çeşmeye rastlanır.” (İspanyol Pedro)

Tüm Camilerde Çeşmeler Vardır

“Müslümanlar camiye girmeden önce yıkanmak ve temizlenmek zorunda olduklarından, tüm camilerin çevresinde çeşmeler bulunmaktadır. Kutsal saydıkları bu alanlarda sergiledikleri sofuluk, gerçekten takdire şayandır; girdikleri andan itibaren son derece dikkatli davranırlar ve çevrelerinde ne olup bittiğine bakmazlar.” (Fransız Charles Le Brun)

Her Hafta Evlerde Temizlik Yapılır

“Türk evlerinde temizlik azamî derecededir. Döşeme tahtaları, halılar ve Mısır hasırlarıyla kaplıdır. Pabuçlarla kunduraların merdiven önünde bırakılması âdettir. Bu yüzden odalarda, sofalarda çamurlara ve ayak izlerine pek nadir tesadüf edildiği halde, bütün evlerde döşeme tahtaları her hafta muntazaman silinir.” (İngiliz Thomas Thornton)

Evlerine Pislikle Girmezler

“Türkler, dışarının tüm pisliğini evin önünde bırakırlar ve içeriye tertemiz girmeleri nedeniyle temizliğe ihtiyaç duymazlar.” (İngiliz David Porter)

Yemek Kapları Temizdir

“Türkler, Avrupa’da ekseriyetle tesadüf edildiği gibi, insanların yemek yedikleri yahut yıkanıp temizlendikten sonra tekrar yiyecekleri kaplarda köpeklerin yemesine müsaade etmezdiler. Frenklerin bu hâli, sık sık caiz görmelerinden dolayı, onlardan ‘köpekler’ diye bahsederler. Çünkü Avrupa’da çok kere sofrada köpeklerin de kullanmış oldukları kaplarla yemek getirilirdi.” (Fransız Josephus Grelot)

Yemekten Önce ve Sonra Eller Yıkanır

“Türklerin mutfakları çok temizdir. Gerek sofra takımları gerekse yemekleri azamî nispette tertemizdir. Türkiye’de sofradan kalkılır kalkılmaz mutlaka ellerle ağızlar yıkanır. Önünüze sıcak suyla sabun getirilir. Büyüklerin konaklarında ya gül suyu veya güzel kokulu başka bir su da ikram edilir. Bunlarla da mendilinizin bir ucunu ıslatırsınız.” (Fransız Jean Baptiste Tavernier)

Yemeğe Besmele ile Başlanır

“Türkler, inançları gereği yemekten önce ‘Bismillahirrahmanirrahim’, yemekten sonra ‘şükür Allah’ ve birbirlerine de ‘afiyet olsun’ derler.” (Amerikalı Henry John Van Lennep)

Sokağa Tükürmezler

“Elleri, yüzleri ve ayakları dinlerinin bir gereği olarak daima temizdir. Sokak kirliliğinin oldukça az olduğu ve insanı rahatsız etmediği bir Avrupa ülkesi daha görmedim. Bir Türk’ün Fransa, İtalya ve Almanya’dakinin aksine sokağa tükürdüğüne hiç rastlamadım.” (İngiliz Charles Fellows)

Bu Memleketin İki Özelliği

“Bu memleketin (Osmanlı coğrafyası) iki özelliği var ki bunları hiçbir Batılının tasavvur etmesine imkân yoktur. Birisi, bu memleketin temizliği ki hiçbir Batılı böyle bir temizliği tasavvur dahi edemez. İkincisi de memleketin güzelliği.” (Fransız Alphonse de Lamartine)

MAYIS SAYIMIZIN TAMAMINI BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ

Önceki MakaleSonraki Makale

1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir