Padişaha yaklaşınca, kollarıma giren ağalar yere diz çöktüler; ben de aynı şeyi yaptım ve padişahın kaftanının eteğini öptüm. Yanımdakiler, birden beni kollarımdan kaldırdılar ve Treviso ıstakozları gibi geri geri yürüyerek yerime döndüm. Bütün bunlar o kadar hızlı oldu ki, ne bu odayı ne de padişahı dilediğim gibi görme fırsatı bulabildim.”