Manşet, Osmanlı Tarihi

Osmanlı’nın Mümtaz Şeyhülislâm Aileleri

Şeyhülislam

Osmanlı Devleti’nde, ilmiye teşkilatının en üst kademesinde şeyhülislâm bulunurdu. Bâb-ı Meşîhat, Bâb-ı Fetvâ gibi muhtelif isimlerle anılan şeyhülislâmlık kurumunun asıl vazifesi, fetva vermekti. Yaklaşık beş asır varlığını devam ettiren şeyhülislâmlık makamında, 129 şeyhülislâm bulunmuştur. Çoğu, muhtelif ulema ailelerinden gelmiştir. Osmanlı’nın ilk zamanlarından son dönemine kadar varlıklarını sürdüren bu ailelerin mensupları; müderris, kadı, kazasker olmuş, hatta bir kısmı şeyhülislâmlığa kadar yükselmiştir. Yazımızda, şeyhülislâmlık makamına ve ilmiye sınıfına âlim yetiştiren bazı ulema ailelerini inceleyeceğiz…

Osmanlı Devleti’nde, ilmiye teşkilatının en üst kademesinde bulunan kişiye şeyhülislâm denirdi. Bu müesseselerde, yani ilmiye sınıfında âlimlerin yanında herhangi bir dinî görevle yükümlü müftü, kadı, müderris, vaiz, imam, hatip ve dersiâmlar da vardı. Hatta nakîbü’l-eşraflar ve meşayih de bu çatı altında toplanmıştı. Hepsinin başında ise şeyhülislâm bulunurdu.

Şeyhülislâmın aslî vazifesi, hukukî ve şer‘î meselelerde kendisine yöneltilen sorulara fetva vermekti. Vakıfların denetim ve kontrolü, vakıf idaresine nezaret etmek, ilmiye mensuplarının tayin işlemlerini yürütmek, ulemanın seçimi, tekke ve zaviyelere şeyh tayini gibi hususlar da şeyhülislâmın yetkisi dâhilindeydi. Günümüzle mukayese edildiğinde şeyhülislâmlık makamı; adalet, eğitim ve dinî hususlarda faaliyetlerini yürüten bir müesseseydi.

Savaşa yahut barışa karar verilirken yine şeyhülislâmın fetvasına başvurulurdu. Padişahlar, savaş ilân edeceği zaman şeyhülislâmdan fetva istedikleri gibi; herhangi bir Müslüman da şeyhülislâmlık makamından, kendi sorunlarıyla alâkalı fetva isteme hakkına sahipti.

İlmiye hiyerarşisinin zirvesi olan şeyhülislâmın, teşrifatta da müstesna bir yeri vardı. Sadrazamdan sonra en yüksek makam onlarındı ve merasimlerde sadrazamın sol tarafında otururlardı. Ancak İslâmiyet, her şeyin üzerinde görüldüğünden, şeyhülislâmlık makamında bulunan kişiye ayrı bir hürmet ve tazim gösterilirdi. Sultan Üçüncü Murad Han devrinde, veziriazamların şeyhülislâmları ziyaret etmeleri kanun hâline getirilince, şeyhülislâmlık makamının önemi daha da arttı.

Padişah Tarafından Tayin Edilirlerdi

Şeyhülislâmlar, ekseriyetle padişah tarafından tayin edilirdi. Bazen de padişah, şeyhülislâm tayini için vekîl-i mutlakı sadrazamla istişare eder; en nihayetinde son kararı yine kendisi verirdi. Ancak padişahın küçük yaşta olması gibi istisnaî durumlarda, görev tevcihinden birinci derecede sorumlu kişi veziriazamdı.

Önceleri, Anadolu ya da Rumeli kazaskerliği payesini almış kişiler arasından seçilen şeyhülislâmlar, Kanuni Sultan Süleyman Han devrinden itibaren Rumeli kazaskerleri arasından seçilmeye başladı.

Farklı rivayetler de olmakla birlikte, genel kabul gördüğü üzere, Osmanlı’da şeyhülislâm olarak tayin edilen ilk kişi, Sultan İkinci Murad devrinin meşhur âlimi Molla Fenârî’dir. Son şeyhülislâm ise Mehmed Nuri Efendi’dir. Osmanlı’nın en önemli müesseselerinden olan şeyhülislâmlık makamında, 498 yıl boyunca toplam 129 şeyhülislâm görev yapmıştır.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 185. sayısından (Ocak 2024) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir