Ortadoğu’nun kanlı tarihinde İngilizlerin rolü sanılandan çok daha fazladır. Hindistan ve dünyanın birçok yerindeki sömürgelerinin devamlılığı Osmanlı’nın ve Halifeliğin ortadan kalkmasına bağlıydı.


Ortadoğu’nun kanlı tarihinde İngilizlerin rolü sanılandan çok daha fazladır. Hindistan ve dünyanın birçok yerindeki sömürgelerinin devamlılığı Osmanlı’nın ve Halifeliğin ortadan kalkmasına bağlıydı.

“Osmanlı sultanlarının hazineleri milletin eline geçmiştir. Bunları gayrimeşru sermaye halinde korumaktansa satarak bedelleriyle şose, demiryolu ve limanlar yapmak daha uygundur.” anlayışıyla satılığa çıkarılan Topkapı Sarayı hazinelerine fiyat biçmek için Avrupa’dan sarraf ruhlu eksperler davet edilmişti…

Birinci dünya savaşı sonunda doğu Cephesinin kapanmasının ardından Kırım bolşevik işgaliyle karşı karşıya kalmıştır. Bu esnada büyük bir heyecanla istanbul’dan memleketine giden bir Kırımlı “güzel ve zavallı vatanından” gözyaşlarıyla geri dönerken Kırım’ın 100 yıl önceki halini anlatan bir yazı kaleme alır…

Düşman gemilerinin cirit attığı denizlerde cesurca dolaşarak başarılarıyla tarih yazmış bir gemimizdirDemirhisar. Ne var ki, Çanakkale sularının ısındığı günlerde, tam 99 yıl önce yine bir nisan ayında son görevine çıkmıştı. Torpidobot Yunan sularında düşman eline geçmemesi için batırılırken, mürettebatı sekiz yıl sürecek bir trajedi bekliyordu…

Bu topraklarla eski ve köklü bir bağımız var. afrika’daki birçok bölge gibi buraları da himayesine alan Osmanlıların Habeş eyaleti’nin bir parçası olarak 360 yıl yönettiği bu diyarlarda dikkatimizi ilk çeken şey iç savaşlarda tahrip edilen, yıkılan binalar, aşırı güvenlik önlemleri, fakir halk ve perişanlık…

Birinci Dünya Savaşı sonunda Ca’ber Kalesi ile birlikte Suriye’nin sınırları içinde kalan ve Fransa’nın mandasına verilen türbe Türkler için büyük değer taşıdığı için TBMM hükümetiyle Fransa hükümeti arasında imzalanan anlaşma gereğince Türkiye’ye bırakılacak, türbe ve civarındaki toprak Türkiye toprağı kabul edilecekti…

Geçen Kasımda Diyarbakır’ın çınar ilçesinde öldürülen leopar ülke Gündeminde Kısa süreli şaşkınlığa sebep olurken, 1974 yılından bu yana ortalıkta Görünmeyen Anadolu parsının soyunu devam ettirdiği de anlaşılmıştı. 1890 yılında çorum-bayat civarında öldürülen türün bir başka üyesi ise, ülkemizde pars vakalarının eskiden beri yaşandığını Gösteriyordu.

Sultan İkinci Abdülhamid Han’dan sonra padişah olan Sultan Beşinci Mehmed Reşad devrinde (1909-1918) vuku bulan hadiseler, devleti sadece cephelerde yenilgiye değil tamamen yıkılışa doğru götürüyordu. Sultan Reşad, İttihatçıların icraatlarını seyretmekten başka bir şey yapamadı ve nihayet 1918’de vefatından sonra yerine Altıncı Mehmed unvanıyla Sultan Mehmed Vahdeddin geçti.

Osmanlılar, kendilerinden kilometrelerce uzağa, Güney Afrika’nın en uzak noktasına İslamî ilimleri öğretmek maksadıyla bir temsilcisini, Ebubekir Efendi’yi yollamıştı.

Milletine ve vatanına kendi menfaatleri açısından bakanlar kısa süreli kazanıyormuş gibi görünseler de gerçekte ve uzun vadede kaybedeceklerdir. Mısır’da yeniden tezahür eden bu durumla alakalı iki misal, ders ve ibret almak için anlayana yeterli olacaktır…