Gencecik Mehmetçiklerin Mısır çöllerinde, Hindistan’ın bunaltıcı ikliminde, Burma bataklıklarında, Sibirya’nın buz kaplı dağlarında, Korsika ve Guyan zindanlarında çektikleri esaret çilesi savaştan daha ağırdı…


Gencecik Mehmetçiklerin Mısır çöllerinde, Hindistan’ın bunaltıcı ikliminde, Burma bataklıklarında, Sibirya’nın buz kaplı dağlarında, Korsika ve Guyan zindanlarında çektikleri esaret çilesi savaştan daha ağırdı…

Bundan 120 küsur yıl, 1. Dünya Savaşı’ndan 23 yıl önce Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın başbakanlığa hitaben kaleme aldığı muhtırası, hem yakında patlayacak olan büyük savaşın hem de Osmanlı bürokrasisinde hâkim zihniyetin şifrelerini ortaya koyması bakımından oldukça önemli…

Suriye ve Lübnan’dan başlayarak Güney Amerika’nın kalabalık şehirlerine uzanan büyük göç dalgasının hikayesi tüm ihtişamıyla tarihin kıvrımlarında kaybolurken, “El Turco”, bu hazin göç yolculuğunun sonunda kimliklerini yitiren Osmanlı vatandaşlarına verilen isim olmuştu.

Kudüs’te Kıyamet Kilisesi’nin balkonundaki ahşap merdiven 162 yıldır aynı yerde, aynı şekilde duruyor. Merdiveni bir buçuk asırdır burada tutan şeyse, devrin Osmanlı padişahı Abdülmecid Han’ın beldeye göndermiş olduğu bir ferman…

BİNLERCE ASKERİN GECELİ GÜNDÜZLÜ ÇALIŞARAK İNŞA ETTİĞİ BİR TREN HATTIYDI, HALİÇ KARADENİZ SAHRA HATTI… YILLARCA KADERİNE TERK EDİLMİŞ VAZİYETTE, TOPRAĞA GÖMÜLÜ BİR HALDE BEKLEDİ DURDU. NİHAYET, SON GÜNLERDE HATTIN TEKRAR FAAL HALE GETİRİLMESİ GÜNDEMDE…

Yıldız Sarayı’nda, İkinci Abdülhamid Han’ın kurdurduğu çini fabrikası, birçok Osmanlı değeri gibi sahipsiz kalmış, bir asır sonra ancak ayağa kaldırılabilmişti…

Osmanlı padişah annelerinin üçüncüsü, Yarhisar tekfurunun kızı, Orhan Gazi’nin hanımı, Sultan Birinci Murad Han ve Süleyman Paşa’nın annesi Nilüfer Hatun’dur…

Muallimliği ve öğretme aşkından dolayı “muallim” lakabıyla tanındı. Yemez içmez, varını yoğunu kitaba yatırırdı. Binlerce öğrenci yetiştirmiş, birçok kitap ve makaleler yazmış, ardında on bin cildin üzerinde kitap bırakmıştı…

Sultan İkinci Abdülhamid, sağlık uygulamalarını yasal zemine oturtmaya çalışmış, başta hekim ve eczacı olmak üzere sağlık elemanları yetiştirmeye özen göstermiş, keşifleri ve gelişmeleri yakından izleyip en kısa sürede transfer etmiş, modern kurumları vakit geçirmeden hizmete sokmuştu…

Barbaros Hayreddin Paşa’nın iki kahraman kardeşi Oruç ve İshak reislerin mücadele verdiği, şehit edildiği bölgelerde onların izleri hâlâ capcanlı duruyor…