“…Sırtında Bonjur biçimi tirşe kumaştan ceketi, ayaklarında piyangolu rugan iskarpinleri ve başında kenarlarından kumral saçlarının perçemleri fışkıran hafifçe yana eğik koyu renk, yumuşak fesiyle iki dirhem bir çekirdek” bu adam bir edipten başkası değildi.
Şehzadenin Mutfağında Ne Pişerdi?
Şehzadelerin idari tecrübe kazanmak üzere gönderildikleri sancaklar sadece siyasî bakımdan değil, iktisadî ve kültürel açıdan da payitahta yakın olarak adeta ikinci bir payitaht özelliği kazanmıştı. Taşrada gelişen bu saray hayatı, hele de şehzadelerin ve maiyetlerinin saraylarda tükettiği yiyecekleri hakkında bilinenler çok azdır.
Sarayın Dili Bir Başka İdi!
Her adımında köklü bir kültürü gördüğümüz Osmanlı’da sarayda hayat farklı akardı. Oldukça sistematik ve müessesevî yapısında her faaliyet gibi ifadeler de sıradan değildi…
İstanbul’un Turistle İmtihanı!
Her ay binlerce turist İstanbul’a, özellikle her adımda tarihi eserlerin olduğu Suriçi’ne akın ediyor. Bu turist akınında tarihi eserlerin tahribata uğramamasının yanında acaba mukaddes mekânlar ziyaret edilirken gereken hürmet ve nezaket gösteriliyor mu?
Ahmed Cevdet Paşa’nın Eğitim Hamlesi
Meslek hayatına başlamasından itibaren farklı açılardan eğitim öğretim faaliyetleriyle ilgilenmeye başlayan Cevdet Paşa’nın en çok üzerinde durduğu konulardan birisi şüphesiz maarifin yaygınlaşması ve nitelikli kurumsal bir yapının oluşmasıdır.
Kurtuba Ulu Camii
Hristiyanların Endülüs’teki İslam eserlerine karşı uyguladıkları dönüştürme ve yok etme politikalarına rağmen ayakta kalmayı başaran İslam eserleri de mevcuttu. Onlardan biri olan Kurtuba Ulu Camii’nin hikâyesi derin bir hüznün ifadesidir…
Filistin’de Bir Osmanlı Arşivi
Altı buçuk asır, üç kıtaya hükmeden Osmanlı Devleti, yaşlanıp güçten düştüğünde, adalet götürdüğü diyarların büyük bir bölümünden geri çekilmek zorunda kaldı. Osmanlı, varlığının nişânesi olan pek çok şeyi de bu topraklarda bırakmıştı…
Eski İstanbul’da Ulaşım-3
Bir tarafı Karadeniz, diğer tarafı Marmara Denizi ile çevrili olan İstanbul’da deniz ulaşımı ilk zamanlarda kayıklar, mavnalar ve peremeler vasıtasıyla yapılıyordu.
Dünyayı Titreten Muhteşem Pehlivanlarımız
Rusya’nın, Polonya’nın, Danimarka’nın, Hollanda’nın, Belçika’nın meşhur pehlivanları Paris’te talihlerini deniyorlardı. Hakikatte bizim Kara orman Pomakları karşısında Frenk pehlivanlarının dayanamayacağı şüphesizdi…
Ahterî ve Lügati
Muslihiddin Mustafa, nâm-ı diğer Ahterî, meşhur fıkıh ve dil âlimlerindendi, ayrıca lügatçiydi. Neredeyse 500 yıl önce (1545) bir Rebiulevvel gecesi tamamladığı lügat kitabı Ahterî-i Kebîr’i bugün hâlâ kullanılmakta…