Kültür Tarihi, Manşet

Fustat’ın Kitapçılar Çarşısı Sûkulverrâkîn

Sukulverrakin

Bir zamanlar Mısır’ın kalbinde bir çarşı vardı; burada kitapların sayfalarının arasında fikirler dolaşıyor, kelimeler altın değerinde el değiştiriyor, verrâkların dükkânları âdeta birer medreseye dönüşüyordu. Bugün bir sahafa uğradığınızda hissettiğiniz o eski kitap kokusu, belki de asırlar önce Fustat’ın Sûkulverrâkîn adlı bu müstesna çarşısında doğmuştu…

Vaktiyle Mısır’ın kalbinde, satır aralarında şehirler kurulan bir çarşı vardı. Kitapların konuşup kelimelerin altınla ölçüldüğü bu çarşı, içinde fikirlerin, bilgeliğin ve sanatın deveran ettiği entelektüel damardı. Günümüz Kahire’sinin nüvesi olan ve Amr bin Âs’ın (r.a.) kurduğu Fustat, erken dönem İslâm dünyasının en canlı kültür merkezlerindendi. Şehrin en kalabalık ve cazip yerlerinden biri ise bugünün kitapçı pasajlarına benzetebileceğimiz Sûkulverrâkîn yani Kitapçılar Çarşısı’ydı. Bugün adı pek bilinmese de 9. ve 10. yüzyıllarda bu çarşı, kitapların okunduğu, çoğaltıldığı, el değiştirdiği, fikirlerin harmanlandığı canlı bir zihin pazarıydı.

Sûkulverrâkîn, klasik anlamdaki çarşıdan çok daha fazlasıydı. Bugünkü yayınevleri, kırtasiyeler, sahaflar, hatta küçük akademik kulüplerin tümü bu mekânda birleşmiş gibiydi. Kitaplar el yazmasıydı; kâğıt pahalıydı ama bilgi kıymetliydi. 

Bazı verrâklar, gelen sipariş üzerine özel yazmalar hazırlıyor, kimisi ise sadece astronomi ve tıp kitapları kopyalıyordu. Kitap ticareti kadar muhteva uzmanlığı da söz konusuydu. Her verrâk, sadece satıcı değil; kimi zaman editör kimi zaman münekkit, hatta kültür taşıyıcısıydı. Bu çarşıda dolaşan herhangi metin, sadece çoğaltılmakla kalmaz; üzerinde düşünülür, tartışılır, yeniden şekillendirilirdi. Bu yüzden Sûkulverrâkîn’de kitap almak, aslında bir yolculuğa çıkmak demekti.

Kitapların Kalbinde Verrâklar 

“Sûk” Arapçada çarşı, “verrâk” ise kitapla uğraşan kişi anlamına gelmekteydi. Fakat bu kelimeyi “kitapçı” diye çevirmek yetersiz kalır. Verrâklar, kitap kopyalayan, düzenleyen, ciltleyen ve bazen yazarla okuru buluşturan kişilerdi. Kimi zaman tercüman, kimi zaman hat ustası, kimi zaman da entelektüel sohbetlerin merkezindeydiler. Çarşıda bir verrâkın dükkânına girdiğinizde kitap satın almanın ötesinde, yazmakta olduğu eserin bir bölümünü dinleyebilir, eski bir metni birlikte çözümleyebilir ya da bir âlimin düşüncelerini tartışabilirdiniz.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 208. sayısından (Aralık 2025) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir