1932’de ezan, tekbir ve salâların Türkçe olarak okunması mecburiyeti getirilmiş, namazlarda surelerin Türkçe okunması konusunda acele edilmemişti. Bunun sebebi, kullanılabilecek …


1932’de ezan, tekbir ve salâların Türkçe olarak okunması mecburiyeti getirilmiş, namazlarda surelerin Türkçe okunması konusunda acele edilmemişti. Bunun sebebi, kullanılabilecek …

Osmanlı’yı tamamen Anadolu’dan atmak maksadını güden İngiliz siyaseti, gün gelip menfaati kalmayınca Devlet-i Aliyye’nin toprak bütünlüğünü istemez oldu. Bilâkis emellerine …

Her hükümdar gibi Sultan Abdülhamid de etrafındaki adamların keyfiyeti miktarınca devletine ve milletine hizmet edebildi. Fikrine, zikrine, fiiline en güvendiği …

Çanakkale Boğazı’na bir köprü düşüncesi tarih boyunca var olmuştu. Bunlardan bir kısmı sadece düşüncede kaldı, çok az kısmı proje merhalesine gelebildi. Osmanlı’nın son devrinde hükümete sunulan bir proje, aslında Çanakkale Boğazı’na yapılacak bir köprü ve entegre demiryolları ile İstanbul’u İzmir’e bağlamayı hedefliyordu.

Sultan İkinci Abdülhamid devri, Osmanlı’nın son lahzasında yürütülen ulaşım faaliyetlerinin en yoğun olduğu bir zamandır. Sultanın demiryoluna olan alakasını bilen …

Osmanlı padişahlarının mukaddes topraklara gösterdikleri tazim ve hürmet, oraların hizmetçileri olduktan sonra kat kat artmış, her cihetten üzerine titredikleri bu …

Dünyanın birçok ülkesini gezip uzun yıllar İngilizlerin Ortadoğu danışmanlığını yapan, nihayetinde Sultan Abdülhamid’in hizmetine girmiş Louis Sabuncu’nun Amerikan özgürlüğünü savunan …

Bağdat Demiryolu imtiyazının Almanlara verilmesinden sonra bir teşekkür hediyesi olan Alman Çeşmesi hâlâ Sultanahmet Meydanı’nda arz-ı endâm ediyor. Ülkemize gelişi, …

1931 yılı Mayıs ayında, İstanbul Defterdarlığı Maliye Arşivi evrakının bir bölümü, kuru ot ve paçavra fiyatına, okkası üç kuruş on iki paraya Bulgaristan’a satılmıştı. İşte, o kıymetli arşivin enteresan hikâyesi ve son durumu…

622’de Resulullah Efendimiz’in (s.a.v.) hicretiyle şereflenen Medine-i Münevvere şehri, hem Resulullah’ı (s.a.v.) hem de onun Mescid-i Şerif’ini bağrında taşıyor. İlk inşasından itibaren Müslümanların büyük hürmet besledikleri Mescid-i Nebevi, asırlar boyu birtakım tamirat geçirmişti. Ama en muhtevalı ve itinalı tamir; hürmette, edebe riayette ve adalette emsali görülmemiş bir çalışma ile Osmanlı sultanı Abdülmecid Han’a nasip olacaktı…