Kültür Tarihi, Manşet

Adaletin Aydınlığında Ahlâk-ı Alâî

Ahlâk-ı Alâî, Türkçe olarak kaleme alınan ilk ahlâk kitabıdır. Kınalızâde, onu yazarken yüzlerce kaynaktan istifade etmiş, türlü görüşlere yer vermiştir. İlmi derin, manası engin, kelamı zengindir. O, her açıdan muhkem bir âbidedir…

Cihan dedikleri bir kavga meydanıdır. Kara kaşa, pala bıyığa, badem göze, al kaftana, gök kılıcın parıltısına, ak yeleli atın dumanlı soluğuna bakmaz kimse. Gücü yeten davranır pusatına ve gözünün yaşına bakmadan devirir diğerini. Cengi amansızdır. Zulmü payansızdır. Tebessümü vefasızdır.

Her şeyin geçici olduğu şuncacık yerde güzellik dediğin bir yitik miras, zenginlik dediğin bir ince maraz, kudret dediğin bir görümlük alaz değil midir canım efendim?

Peki, baştan aşağı bir oyalanma yurdu olan şu dâr-ı fenada beka âleminden parıltılar yok mudur hiç? Olmaz mı? Saysak nefesimiz, yazsak kalemimiz yetmez. Dağ taş, Hazret-i Allah’ı anlatır durur. Akıp giden ırmaklar, katar katar kervanlar, satır satır kitaplar anlatır durur. Cümle peygamberler, kalbe otağ kuran melekler, dönüp duran felekler anlatır durur. Ne ki hepsi gören göze, duyan kulağa, tefekkür eden dimağa, nasibi olan kalbe hitap eder.

Fakat Cenab-ı Hakk’ın şulelerinden biri vardır ki demiri eritir, hamı pişirir, cengi bitirir. Ona ahlâk derler. Ahlâk şol nesnedir ki onunla bir titrek et insan, bir cılız nefes kelam, bir eğri çizgi, meram olur çıkar. Cihanın salahı da milletlerin felahı da ona bağlıdır.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 156. sayısından (Ağustos 2021) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir