İslam Tarihi, Kapak, Manşet

Zulmetin Sesi Cemalettin Afgânî

cemaleddin afgani

Sömürgeleştirilen Müslüman ülkelerde sömürü düzeninin devamını sağlamak için çeşitli maskeler altında İslâm’ın temel esaslarını gizliden gizliye yok etmeye çalışan “yetiştirmeler” yahut “devşirmeler” her devirde var olmuştur. Bunlar için “reformist, modernist, aktivist…” gibi kelimeler kullanılır ki “İslâm’da reform(!)” denince ilk akla gelenlerden biri de Cemalettin Afgânî’dir. Bugün onun ve takipçilerinin son derece kapsamlı tahripkâr faaliyetleri ve tesirleri görmezden geliniyor. Üstüne üstlük bazı kişi ve kuruluşlar gerek Türkiye’de gerekse Afganistan’da bu tahripkâr kişiliği “Müslüman âlim timsali” olarak gösterme, fikirlerini yayma, gündemde tutma konusunda büyük gayretler sarf ediyorlar. Ehl-i Sünnet inancını hedef alan “dinde reform” söylemlerinin revaçta olduğu günümüzde onun bozguncu fikir ve faaliyetlerini yeniden hatırlamak gerekmektedir…

İslâm’da reform denince ilk akla gelenlerden Cemalettin Afgânî’nin kim olduğunu izah etmeden evvel, dinde reform ve dinde tecdidin ne olduğu hakkında hulasa malumat vermemiz yerinde olacaktır. Belirtmek gerekir ki dinde reform veya modernizm ile dinde tecdidi karıştırmak son derece yanlıştır. Zira tecdid; dinin unutulan, terk edilen, yozlaştırılan esaslarını yine İslâm’ın temel kaynaklarına uygun olarak yeniden hatırlatmak, aslına döndürmek veya dinde yeri olmadığı hâlde, sonradan uydurulan hurafeleri, bid‘atleri dinden temizlemek demektir. Hâlbuki reform ile dinin esasları kökten değiştirilmekte, reformistlerin heva ve heveslerine, genellikle de sömürge hesaplarına göre usuller ihdas edilmektedir.

Haçlı ordularıyla İslâm dünyasına müdahale edemeyen Batı, Sanayi Devrimi ile ekonomik ve askerî gücünü artırmış, Ortadoğu, Afrika ve Asya’yı sömürgesi hâline getirmişti. Kısa süre içerisinde de işgal edilen ve sömürgeleştirilen Müslüman ülkeler üzerindeki sömürü düzeninin devamını sağlamak ve bu ülke halklarını kontrol altına almak için, İslâm akîde, ibadet ve cemiyet esaslarını tahrip etmek üzere projeler hazırlandı. Hatta bu maksatlarla “işbirlikçi, reformist din adamları” yetiştirildi veya devşirildi. Hemen her devirde ulemâ-i sû‘ temsilcileri görüldüğü hâlde son asırlarda İslâm dünyasından devşirilen bu tip insanlar, bir kısmı farkında olmasa da “ajan/provokatör” olarak Müslümanların itikat ve ibadet esaslarını hedef almışlardır.

Bu çerçevede İranlı Cemalettin “Afgânî” ve onun yetiştirdiği Muhammed Abduh ile Reşit Rıza’nın son derece kapsamlı ve tahripkâr etkisi olmuştur. Afgânî’yi, aksine bütün delillere rağmen “kurtarıcı” kabul edenlerin, onun tahripkâr faaliyet ve yazılarını görmezden geldikleri önemli bir gerçektir.

1837’de İran-Esedabad’da doğan ve 9 Mart 1897’de İstanbul’da ölen Afgânî’yi tarif eden kaynakların kullandıkları kelimeler; reformist Müslüman, siyasî ajitatör/kışkırtıcı, aktivist vb…’dir. 2019 itibariyle bu vasıflara sahip bir kişiliğin sömürgeci stratejiler açısından “değeri” büyüktür. Bilindiği gibi, yakın döneme damgasını vuran 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra siyasî ve askerî tepki/ tedbir(!) olarak Afganistan, en azından Kabil, ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin kontrolüne girdi ve orada işbirliğine uygun bir hükümet kuruldu. Afganistan halkına yönelik eğitim ve kültür faaliyetlerinin bir parçası olarak konferanslar düzenlendi. Afgânî’yi yeniden gündeme getirmek, onun sapık fikirlerini yaymak ve yeni nesle rehber kılmak için farklı kuruluşlara onun adı verildi.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 135. sayısından (Kasım 2019) okuyabilirsiniz.

TANITIM VİDEOSUNU İZLE

Önceki MakaleSonraki Makale

3 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir