Kültür Tarihi, Manşet, Osmanlı Tarihi

Yetim Hakkı ve Osmanlı’nın Yetimleri

yetim

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), pek çok hadîs-i şerîfinde yetimlerin hukuku üzerinde hassasiyetle durmuştur. Ecdadımız da âyet-i kerîmeler ve hâdis-i şerîfler ışığında hareket ederek yetime sahip çıkmış ve onlar için muhtelif müesseseler tesis etmiştir…

Sözlükte yalnız olmak, tek başına kalmak anlamındaki “yütm” kökünden türeyen yetim, çeşitli nesnelerin tekliğini, biricikliğini ifade eder. Benzeri zor bulunan ve sedeften tek çıkan iri inci tanesine “dürr-i yetîm, öncesinde ve sonrasında şiir olmayan tek beyte de “beyt-i yetîm” denmesi de bundandır.

Kültürümüzde babasını kaybetmiş ve buluğa ermemiş çocuğa derler. Herhalde bu durum, çocuğun nafakasını temin etme, haklarını koruma ve onu yetiştirmede babanın rolünün daha görünür olmasından sebep, babanın kaybıyla ilişkilendirilmiştir.

Dinimizde Yetim Hakkı

Dinimiz yetimin hakkını gözetmiş, birçok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde bu husus ehemmiyetle zikredilmiştir. Kendisi de bir yetim olan ve bunu bizzat yaşayan İki Cihan Serveri Peygamber Efendimiz (s.a.v.) pek çok hadîs-i şerîfinde yetimlerin hukuku üzerinde hassasiyetle durmuştur. Birisinde; “Allahım! Ben, yetimin ve kadının, bu iki zayıf insanın hakkını ihlâl etmekten insanları şiddetle sakındırıyorum.” buyururken yine başka bir hadîs-i şerîflerinde, şehadet parmağı ile orta parmağını birleştirerek; “Ben ve yetimi koruyup gözeten, Cennet’te böyle yan yana olacağız.” buyurmuşlardır.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 201. sayısından (Mayıs 2025) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir