Kültür Tarihi, Manşet, Osmanlı Tarihi

Osmanlı Şehirlerinin Yeni Çehresi

Trabzon

Klasik dönemde, “Cuma kılunur, pazar durur” yer olarak tarif edilen ve daha ziyade kendi kendini yöneten yapılarıyla ön plana çıkan Osmanlı şehirleri, her yeni gelen yüzyılla, bilhassa 19. asır ile birlikte ciddî gelişmeler yaşamıştı…

19. yüzyıla gelindiğinde, birçok farklı sebebin bir araya gelmesiyle Osmanlı şehirlerinde arazi kullanımına ek olarak; yeni ticaret ve yönetim merkezleri, demiryolu, merkez ve varoş mahalleleri, bağ evleri, askerî kışla gibi yapılarla birlikte, şehir hayatı da büyüme ve farklılaşma sürecine girmişti. Şehirlerde yaşanan bu değişime, sağlık hizmetlerindeki iyileşmeyi ve göç hareketi kaynaklı nüfus artışlarını da ilave etmek yerinde olacaktır.

19. yüzyıla kadar durağan bir yapıda karşımıza çıkan Osmanlı şehirleri; çıkmaz sokakları, cumbalı ahşap evleri, dar caddeleri ile kendine has bir özellik taşımaktaydı. Fakat 19. asırla birlikte üretim yapısındaki değişimler, daha önce “mutlu şehir”lerin en önemli sembolleri olan bu geleneksel yapıları, ciddî birer problem hâline getirmiştir.

Yeni Şehirleşmenin İlk Belgesi: İlmühaber

Osmanlı şehirlerinde yeniye geçişi düzenleyen ilk resmî belge, Tanzimat’ın da ilân edildiği 1839 yılında yayımlanan “İlmühaber”di. Modern şehir beklentisini hukukî bir belgeye dönüştüren bu ilmühaberin, imar ilkelerine bakıldığında; gücü yetenlerden bina yaptırmak isteyenlerin, inşaatı kâgir olarak yaptırması, bunlar için belirlenecek mahallelerde geometrik esasa göre düzenlenmiş geniş yollar açılması, kâgir binalar arasında ahşap binaların yapımına hiçbir şekilde izin verilmemesi isteniyordu. Ancak kâgir bina inşası için malî gücü olmayanların “az uzacık” yerlerde ahşap ev inşa etmelerine mani olunmayacaktı.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 170. sayısından (Ekim 2022) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir