Kanuni Zigetvar

Cihan Padişahının Son Seferi

“Siz benim bir kale toprağı için mi sefere çıktığımı zannediyorsunuz? Ben olur ki, şu ömrümün sonunda Hazret-i Allah’ın nurunun Zigetvar Kalesi’ne de düştüğünü görmeye gidiyorum. Bütün maksudum, bu son ânımda rızâ-yı Bârî için bir hizmet daha yapmaktır!” diyerek çıkmıştı son seferine Sultan Süleyman…

seker kamışı

Şekerin Tatsız Tarihi

İnsanlar her zaman tatlı lezzetlere alâka gösterdi. Ama hiçbiri şeker kadar dikkat çekmedi. Günümüzde sıradan bir ürün olsa da eskiler için şeker, lüks bir tatlandırıcı, ilaç ve baharattı.

yıldız hayvanları

Sultanın Esrarengiz Hayvanları

Osmanlı’nın zor zamanlarında tahta çıkan Sultan İkinci Abdülhamid, devlet işlerini idare ederken, şehzadeliğinden beri devam eden hayvan sevgisi ve merakından da geri durmamıştır. Yıldız Sarayı’nı yüzlerce cinsten binlerce hayvanın bulunduğu dünyanın en büyük hayvanat bahçelerinden biri hâline getiren sultan, bazı hayvanlarla hususi olarak ilgilenmiştir.

birgi

Tarîkat-ı Muhammediye

İmam Birgivî Hazretleri, ömrü boyunca asıl olanı anlattı. Tarikatın hakikî olanını, gerçek mutasavvıflar eliyle gösterdi durdu. Şeriatı yok sayan sahte şeyhleri, cehaleti baş tacı eden ham sofuları tenkit etti.

taksimetre

İstanbul’da İlk Taksimetre Uygulaması

Biliyorsunuz, günümüzde olduğu gibi geçmişte de birçok yenilik, İstanbul’da başladı. Deniz, demir ve kara yolu taşımacılığının ilk vasıtaları gibi ilk taksiler de bu şehirde görüldü. İstanbul’un dar sokak ve caddelerinde boy göstermeye başlayan taksilerin sayısı giderek artınca, belli bir nizam altına alınarak bunlara taksimetre takmak, kaçınılmaz oldu…

miğfer

Savaşçıların Baş Tacı Miğferler

Mevzumuz olan miğferler, sadece demirden ibaret değildi. Ustaların asırlık tecrübesinin ve muazzam emeğinin şaheser aletleriydi. Ustaların elinde birer sanat eserine dönüşen miğferler, cenk meydanında ise yiğitlerin baş tacıydı…

KONYA

Anadolu’nun Mimarı Selçuklu’nun Ulu Sultanı Alâeddin Keykubad

Köyden şehre, minareden eyvana, kalpten kalbe Anadolu’yu hane hane işleyen bir sultandır Alâeddin Keykubad. Bu toprakların günümüzde de sahip olduğu sınırların ilk sahibidir diyebiliriz ona. Dokuz yılı Bizans’ta, sekiz yılı da Malatya’nın muhkem kalelerinde geçen on yedi yıllık sürgün hayatına mukabil, on yedi yıl sürecek saltanatı boyunca, elinde İslâm sancağıyla doğudan batıya, kuzeyden güneye ordular sevk etmişti. En büyük destekçileri ve danışmanları arasında hakikî âlimler ve sûfîler vardı. O, Selçuklu’nun “Uluğ” sultanıydı…

KONEVİ

Sultan Alâeddin ve Anadolu’ya Vurulan İslâm Mührü

Anadolu Selçuklu Devleti’nin muhteşem sultanı Alâeddin Keykubad devri (1220-1237), ilim ve irfanın zirveye ulaştığı altın çağdır. Zira Moğol istilası sebebiyle Türkistan, Harezm ve Horasan’dan ayrılmak zorunda kalan birçok mutasavvıf, âlim, derviş ve şeyh, Anadolu’ya gelmiş, Selçuklu sultanlarının maddî ve manevî destekçileri, danışmanları olmuşlardı. Anadolu’da birçok tekke ve zaviye kurmuşlar, özellikle Sultan Alâeddin Keykubad’ın destek ve ilgisini kazanmışlardı. Bu durum, 13. asır Anadolu’sunda sosyal, ekonomik, dinî ve kültürel hayatı büyük ölçüde etkilemişti…