Osmanlı Arşivi’nin en önemli simalarından birisidir Prof. Dr. Atilla Çetin… Tarih ve arşivlerimiz üzerine 50 yıllık bir mazisi ve birikimi penceresinden tarihçilik mesleğinin geçmişten günümüze gelen seyrini konuştuk…


Osmanlı Arşivi’nin en önemli simalarından birisidir Prof. Dr. Atilla Çetin… Tarih ve arşivlerimiz üzerine 50 yıllık bir mazisi ve birikimi penceresinden tarihçilik mesleğinin geçmişten günümüze gelen seyrini konuştuk…

Devletlerarası münasebetlerde elçilerin ve elçilik heyetlerinin mühim bir yeri vardır. Protokol sıralamasında bir elçinin oturduğu sandalyenin yüksekliği bile onun temsil gücünü gösterir… Bundan 341 yıl önce Fransa’nın İstanbul elçisinin temsil derecesi küçültüldüğü gibi bir de alçak sandalyeye oturtulmuştu…

Adalet ve sosyal refah Osmanlılar tarafından titizlikle gözetilmişti. Osmanlı bütçeleri devletin artan askerî harcamaları karşılayabilmesi için mukataa, cizye ve avârız gibi gelirlere yönelmiş ve zaman içinde Osmanlı ekonomisi giderek nakdî bir karakter kazanmaya başlamıştır…

Eski adı Siyam olan Tayland Güneydoğu Asya’nın en enteresan ülkelerinden biridir. Tabii güzellikleri ülkeyi turistler için cazip hale getirirken ülkenin tarihi geçmişi kültür araştırmacılarının ilgisini bekliyor…

Günümüzde olduğu gibi Sultan Dördüncü Mehmed Han devrinde de Osmanlı – Fransa münasebetleri kopma noktasına gelmişti. Osmanlı Devleti, Süleyman Müteferrika Ağa’yı elçi olarak Paris’e göndermişti. Süleyman Ağa hem krala haddini bildirmiş hem de elçilik müddetince Fransızlara Türk âdetlerini tanıtmıştı.

İlk kez ortaya konan arşiv vesikalarına göre Osmanlı, bugüne kadar aralarında resmî bir alâka bulunmadığı zannedilen İmam-ı Rabbanî Hazretleri ve onu temsil eden ailenin ve meşrebin vazifesini çok iyi kavramıştı…

Osmanlı adalet sisteminde büyük sivil ve adli amirler kadılardı. Kendi kültürel sahasında, kendinden önceki meslektaşlarına nazaran daha geniş yetkilerle donatılmış olan kadılar tahsili, mesleğe geçişi ve terfii itibariyle de gelişmiş bir hiyerarşiye ve kurallar bütününe tabiydi…

Osmanlı devrinde, ilkokuldan liseye, devlet okullarından hususi mekteplere, bunların askeri ve mülki olanlarından erkek ve kızlara mahsus bulunanlarına kadar pek çok mektep olduğu biliniyor.

Şemseddin Sami, kadının toplum içindeki ehemmiyetini şöyle dile getirir: “Kadın, cemiyet-i beşeriyenin esası, ahlâk-ı umumiyenin rüknü, aile denilen ve insanı canavarlıktan çıkarıp medenileştiren bir mukaddes bağın ukdesi, insaniyetin bir bahçesidir.”

19.yüzyıl Osmanlı Haremi’ndeki Çerkez cariyelerden biri olan Rukiye Hanım, Sultan İkinci Abdülhamid devrinde Malezya’ya gönderildikten sonra Johor sultanının kardeşiyle evlendirilmişti. İlk eşinin vefatıyla sona eren evliliğini Endonezya ve Malezya’da yaptığı diğer mühim evlilikler takip edecek, 3 ayrı evliliğinden dünyaya gelen 10 çocuğu ve torunları bağımsız Malezya Devleti’nin çeşitli kademelerinde önemli roller alacaklardı.