Kapak, Manşet, Osmanlı Tarihi

Hayrın Sultanları Hayırsever Padişah Kızları

Osmanlı’da ismi hayırla yâd edilen hanım sultanlar arasında padişah kızlarının da hususî bir yeri vardır. Onlar da padişah babaları ve valide sultan anneleri gibi hayır ve hasenattan geri kalmamışlardır. Âdeta yarışırcasına İstanbul’dan Anadolu’ya, Rumeli’den Haremeyn’e uzanan memalik-i mahruse-i şahane’yi; inşa ettirdikleri cami, mescid, medrese, mektep, imaret, tabhâne, kervansaray, han, hamam, hastane, sebil, çeşme, türbe gibi muhteşem vakıf eserleriyle nakış nakış işleyip zenginleştirmişlerdir…

Osmanlı sarayında bir şehzadenin doğumdan itibaren büyütülmesine ve yetiştirilmesine nasıl azami derecede gayret ediliyorsa, kız evlatların yetiştirilmesi hususunda da aynı gayret ve ehemmiyet gösteriliyordu. Padişahın bir kız çocuğu dünyaya geldiğinde, onun için hususî bir oda ayrılırdı. Bakımı ve eğitimi için hizmetine dadı, sütnine, kalfa ve cariyeler verilirdi. Eğitimiyle bizzat annesi, dadısı ve kalfası meşgul olurdu.

İlk Besmele

Bir hanım sultan tahsil çağına geldiğinde padişahın irade-i şahanesi ile derse başlardı. Çoğu zaman padişahın da katıldığı bu merasimde, bazen “İlk Besmele”yi bizzat padişah çektirirdi. Derse başlamadan evvel hanım sultanlara, Amme cüzü, kadife cüz kesesi, rahle ve örtüsü, atlas minder, şal, bohça gibi eşyaların bulunduğu hocalık takımı hediye edilirdi. “Allah zihin açıklığı versin.” dua ve niyazlarının ardından talim ve terbiyelerine başlanırdı.

Eğitimde üzerinde büyük ehemmiyet ve hassasiyetle durulan en mühim mevzu, Kur’ân-ı Kerîm’i doğru okumalarını temindi. Bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm’in öğretilmesi hususunda büyük bir gayret ve itina gösterilmekteydi. Kerimelerinin, Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona okuyup hatmetmeleri, padişah babalarını çok memnun ederdi. Bunun için Kur’ân-ı Kerîm’i hatim merasimi tertip edilirdi. Kur’ân-ı Kerîm okumayı öğrendikten sonra, âdâb-ı muâşeret kaideleri, Türkçe okuyup yazma, matematik, tarih ve coğrafya eğitimi verilirdi.

Padişah kızlarının Türkçeyi çok iyi okuyup yazabildiklerini, günümüze kadar ulaşan ve bugün Osmanlı arşivlerinde muhafaza edilen mektuplarından anlıyoruz. Çağatay Uluçay, yaptığı araştırmalarda şunu ifade eder: “Sultanların mektuplarında anlatımları düzgün, kelime, cümle ve gramer hataları yok denecek kadar azdır. Bütün bunlar, sultanların iyi okuduklarına işarettir.”

Sultanlar, buluğ çağına gelince başlarına yaşmak örtmekte, dışarıya çıktıklarında uzun elbiseler giymekteydiler. Evlenme çağına gelince de kendilerine münasip bir eş bulunurdu. İlk Osmanlı padişahlarının kızları, çevre beyliklerin hükümdarlarının oğullarıyla yahut devlet idaresinde başarılı, gayretli kimselerle evlendirilirdi.

Padişah Kızlarının Düğünü

Gelinin çeyizi çok önceden anneleri ve analıkları tarafından daha çocukluğundan itibaren hazırlanır, nişandan sonra noksanları tamamlanırdı. Sarayın bir dairesinde muhafaza edilen çeyiz, büyük bir alay eşliğinde damadın konağına gönderilirdi.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 166. sayısından (Haziran 2022) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir