Hasan Rıza’nın başarısı onun ilk resim tecrübelerini savaş meydanında gerçekleştirmesinden ileri gelir. Osmanlı-Rus savaşı patlak verdiğinde Bahriye Mektebi’nde bir talebe olan Hasan Rıza, söz konusu savaşa gönüllü olarak katılır ve savaşı resmetmekle görevli bir İtalyan ressamın yanına muhafız olarak verilir. Ressam, Hasan Rıza’daki resim kabiliyetini kısa sürede fark eder ve onunla özel olarak ilgilenmeye başlar.
İstanbul’un fethi dendiğin-de zihnimizde canlanan şeylerden biri de Fatih Sultan Mehmed’in şehre giri-şini gösteren tablodur. Bu tabloda Fatih, beyaz bir at üzerinde zırhlı olarak tasvir edilmiştir. Hemen arkasında; bir tanesinde fetih suresinin ilk iki ayeti, diğerinde de kelime-i tevhid yazılı iki al bayrak bulunmaktadır.Fatih’in atının hemen sağ yanında, hocası Akşemseddin’i görürüz. Yerde insan cesetleri, cansız at bedenleri vardır. Fetih ordusu şehre girmekte ve mukaddes bir an yaşanmaktadır. Fetih gününü anlatan bu nefis tabloda
Fatih’in atının sol yanında sakallı bir yeniçeri görürüz. Tüfeğini çapraz tutmuş bu asker, o ânı tuvale geçiren ressamın ta kendisidir.
Sultan Abdülhamid Han’ın emriyle yapılan bu eser, “Ressam-ı Hazret-i Şehriyârî” unvanıyla saray ressamlı-ğı görevini icra eden Fausto Zonaro’ya aittir. 1905 yılında tamamlanan eserde Zonaro, kendisini fetih ordusunun bir askeri olarak göstermiştir. Bu bir imza tekniğidir. Ve Zonaro esere kendisini o kadar mahir bir şekilde kompoze etmiştir ki onu tam bir Türk askeri olarak görürüz.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ocak (29. Sayı 2011) sayısından okuyabilirsiniz.