Osmanlı Hanedanı’na en uzun süre ev sahipliği yapan Topkapı Sarayı, 1478’den itibaren 380 yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin idare merkezi ve padişah ile ailesinin ikamet yeri idi.
İstanbul’un fethinden sonra ilk saray, günümüzde İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt’taki ana kampüsünün bulunduğu yere inşa edilmişti. Yaklaşık 10 sene sonra da Sarayburnu’nda yeni bir saray inşa edildi.
Beyazıt’taki eski saraydan dolayı, Topkapı Sarayı’na uzun yıllar, “Sarây-ı Cedîd-i Âmire” yani “Yeni Saray” denildi. Daha sonradan, yanlarına topların yerleştirilmiş olması sebebiyle “Toplu Kapı” denilen köşkün isminden dolayı “Top Kapısı Sarayı” adı kullanılmaya başladı.
Saray Osmanlı adaletinin ve hükümranlığının vücut bulmuş şekli olarak görüldü. Osmanlı coğrafyası, 15. asrın ortalarından 19. asrın ortalarına dek yaklaşık 4 asır buradan yönetildi. Padişah, ailesi ve saray halkı burada ikamet etti.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethinden sonra Mukaddes Emanetler İstanbul’a getirildi ve günümüze kadar burada hususi bir dairede muhafaza edildi.
Topkapı Sarayı âdeta yaşayan bir organizma gibiydi. Devlet teşkilâtındaki değişiklikler ve kullanım ihtiyacına göre her devirde yapılan ilavelerle genişledi.
Üç ana avlu ve üç âbidevî kapı etrafında şekillenen Topkapı Sarayı, Birun, Enderun ve Harem olmak üzere başlıca üç kısımdan ibaretti.
Sultan Abdülmecid devrinde, devlet protokolü ve merasimlerine getirilen yeni uygulamalar sebebiyle Dolmabahçe Sarayı’na taşınıldı. Ancak Mukaddes Emanetler ve Devlet Arşivi burada muhafaza edilmeye, mühim merasimler de yine burada yapılmaya devam etti.
3 Nisan 1924 tarihinde müzeye dönüştürülen saray, günümüzde de müze olarak ziyaret edilebilmekte…