İnsanın tekâmül ederek değişmesi ne kadar güzelse , şehirlerin ruhu mesabesindeki tarihî eserlerin şuursuzca değişime uğraması eskiyi özlemle arayan gözlere o derece çirkin gözükmekte …
Beyazıt… 7 tepe üzerine kurulu İstanbul’un 3. tepesi… Ve şehrin ruhunun gözle görülür eserlerle bezendiği bir mevki. Üstünde misafir ettiği İstanbul’un en eski Osmanlı sarayı (Saray-ı Atik) kalıntılarında yükselen üniversitesi, ilk devlet kütüphanesi, semte ismini veren külliyesi ve meydanı ile Beyazıt tam bir Osmanlı bakiyesi… Fakat bu geçmişin izlerinin merkezindeki Beyazıt Meydanı’nın değişerek yok olma hikâyesi, şehrin maziyi özlemle arayan sakinlerine ziyadesiyle eziyet verici.
Özellikle son yüz yılda imarcıların elinde oyuncak edilen, kör kazmaların hedefindeki Beyazıt Meydanı’nın insanı içine çeken güzel ve ferah halleri soluk fotoğraflarda ve eski hatıralarda kaldı. Meydanın İstanbul’daki en çok değişime uğrayan mekânlardan biri olduğu düşünülürse, tarihte yapılacak bir Beyazıt yolculuğu, değişimi gözler önüne sermesi bakımından maziyi yâd edenlere farklı bir bakış açısı sunacaktır.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 97. sayısından (Eylül 2016) okuyabilirsiniz.