Ömrünü öğrencilerine ve Osmanlı Arşivi’ne adamış, ülkemizin önde gelen tarihçilerinden biriydi Prof. Dr. Atilla Çetin. Geçtiğimiz Haziran’da (2015) vefat eden hoca ile son röportajı, Kocaeli’ndeki evinde yapmıştık. Bu vesileyle Atilla Çetin Bey’i yâd ediyoruz. Bundan sonra yapılması gereken, bırakmış olduğu ilim mirasına sahip çıkmak…
Hocam evvela kendinizden ve ailenizden kısaca bahseder misiniz?
Ben her zaman iftihar ederim; Kandıralı bir annenin evladıyım. Annem Ferhunde Çetin, Kandıralı. Babam Tevfik Çetin de Adapazarlı. Nüfusumuz Adapazarı’na kayıtlı. Ben bir memur çocuğuyum. Babam baytar. Aşağı yukarı 20 sene Anadolu’nun muhtelif yerlerinde fakat çoğunlukla Doğu Anadolu’da dolaştık. Yani Sivas’ta, Erzurum’da, Antep-Nizip’te, Tokat- Turhal’da, Malatya-Akçadağ’da filan… Bir ara Akyazı’ya (Sakarya) geldik. Sonra tekrar Malatya Pütürge’ye gittik. O zaman çok yokluk var. 50’li yıllardan bahsediyoruz. Yollar kapanıyor ve saire… Ortaokulu orada bitirdim. 59’da, lise için babam vilayetlere tayinini istedi. Tabii o zamanlar şimdiki gibi her yerde lise yok. Adana’ya verdiler. Lise 1’i Adana Erkek Lisesi’nde, o büyük lisede okudum. Fakat iklim çok sıcak geldi babama. Daha mutedil bir yer istedi. Askerliğini Bursa’da yapmış, Bursa’ya tayin ettirdi. Dolayısıyla lise 2’yi, yine büyük bir lisede, Bursa Erkek Lisesi’nde okudum. İkinci Abdülhamid Han zamanında, 1883’te kurulmuş sivil idadilerden birisi. Görkemli binası hâlâ ayakta.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 84. sayısından (Ağustos 2015) okuyabilirsiniz.