Dünyada bir insan tarafından üretilen ilk dildir Bâleybelen. Şair ve mutasavvıf Muhyî-i Gülşenî ise bu dilin müellifidir. Muhyî sekiz yılda grameri, kelimeleri, vezinleri ve hatta örnek eserleriyle sıfırdan bir dil inşa etmiş ve bu dilde on bin kelime türetmiştir…
Bu, bir keşfin hikayesidir… On altıncı asrın engin bilgi ikliminde çağına ve çağların ötesine seslenmeyi hayal eden Muhyî-i Gülşenî’nin azmiyle ortaya çıkan bir yapma dilin; Bâleybelen’in hikayesi.
Bâleybelen’in ne olduğundan evvel Muhyî’ye bakalım azıcık. 1528 yılında Edirne’de dünyaya gelen Muhyî, 1605’te Mısır’da vefat etmiştir. Hayatı ilim meclislerinde geçmiş olan Muhyî, Fethullah bin Ebu Tâlib’in oğludur. Bu zat, tasavvuf erleriyle de irtibatı bulunan mühim bir ilim adamıdır.
Fethullah bin Ebu Tâlib’in irfan meclislerinde şenlendiği yıllarda Mısır’da Ahmed Paşa isyan eder. İsyanı bastırmakla görevlendirilen İbrahim Paşa, Mısır’a ulaştığında orada faaliyet gösteren şeyh ve velî İbrahim Gülşenî’nin İstanbul’a gönderilmesini emreder. Mevlana’nın “Mesnevi”sine kırk iki bin beyitlik “Manevi” isimli bir nazire yazan İbrahim Gülşenî, İstanbul’da bir tahkikat geçirir. Kemalpaşazade’nin başkanlığındaki bir ilim heyeti, Gülşenî’nin eserlerinin ehl-i sünnete uygunluğunu kontrol eder. Fethullah, işte bu heyette yer alan ilim adamlarından biridir. Tahkikattan temiz çıkan Gülşenî’ye intisab eder.
İlerde İbrahim Gülşenî’nin terbiyesine girecek, türbedarlığını yapacak, menakıbını kalemealacak olan Muhyî, o günlerde henüz çocuktur. Ve bu yazı boyunca Muhyî diye bahsedecek olsak da gerçek adı Mehmed’dir. Mahlasının “hayat veren” manası onun eserlerinde kendisini gösterecektir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Eylül (37. Sayı 2011) sayısından okuyabilirsiniz.