Çanakkale Muharebeleri’nin 99. sene-i devriyesi münasebetiyle, ülkemiz ve milletimiz adına önemli bir dönüm noktası olan bu milli zaferimiz için yapılan çalışmalara farklı bir pencereden de bakmak gerekiyor. Özellikle, bölgeye “el atan” kurumların ne derece şuurlu olduğu ve çalışmaların ne kadar kontrol altında yapıldığı merak konusu…
Son günlerde basında Çanakkale Savaşı’nın 100. yılına hazırlık mahiyetinde bazı çalışmaların yapıldığına dair, haberler yayınlandığını görmekteyiz.
Ülkemiz ve milletimiz için önemli bir dönüm noktası olan bu milli zaferimiz adına yapılan çalışmalara farklı bir pencereden de bakmak gerekiyor. Özellikle, bölgeye “el atan” kurumların ne derece şuurlu olduğu ve çalışmaların ne kadar kontrol altında yapıldığı merak konusu…
Bu konuda, Çanakkale Muharebeleri ile ilgili çeşitli çalışmaları bulunan ve bölgede yıllardır resmî rehberlik yapan araştırmacı yazar Salim Dağ ile yapılmakta olan çalışmalara dair görüştük.
Çanakkale Muharebesi’nde ailenizden üç şehit verdiğinizi biliyoruz. Bu arada, 17 yıldır bu konuda kitaplar yazdınız, belgeseller çektiniz. Medyadan, Çanakkale Valiliği’nin ve ilgili kurumların 100. yıl kutlamalarına hazırlandığını öğreniyoruz. Siz, 100. yıla girerken bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Aslında şu anda ortaya çıkan bir gerçeği, acı bir tebessümle karşılıyor ve ülke olarak yakın tarihimizdeki bir başarı ve övünç kaynağımıza ne kadar lakayt yaklaştığımızı görmenin hüznünü taşıyorum. Oldukça geniş ve teferruatlı olan bu mevzuya daha hususi bir pencereden bakıyorum. Mesela, eğitim kurumlarımızda biz öğretmenler Çanakkale Muharebesi’nin başını da, sonunu da çocuklarımıza layıkıyla öğretemiyoruz. Aslında bu coğrafyanın tarihinden çıkarılacak çok dersler var.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Mart (67. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.