Sultanları hep disiplinli ve sert şahsiyetler olarak biliriz de en başta bir insan, müşfik bir aile reisi, hatta emri altındakilere şakalar yapabilecek nüktedan kimseler oldukları gerçeğini pek aklımıza getirmeyiz. Ama sultanlar da latife ederler… Sultan Dördüncü Mehmed’in (1648-1687) sır kâtipliğini yapmış, hatta bazılarınca Osmanlı’nın ilk resmî tarih yazıcısı kabul edilen Abdurrahman Abdi Paşa’nın yazdıkları, dudaklarımızda bıraktığı ince bir tebessümle bize çok farkında olmadığımız bir padişah portresi çiziyor…
Hicri 1075 (1665) senesi Ramazan-ı Şerif ayının bir cumartesi günü idi. Sultan Mehmed Han, sarayın müneccimbaşısı Müneccimek Mehmed Efendi’yi huzuruna çağırttı, kendisiyle bizzat görüştü. Ulvî ve semavî hususlara, gezegenlerin ve yıldızların hareketlerine dair bazı sualler sordu. Görüşme nihayete erdiğinde, aldığı cevaplardan ve yapılan hasbihalden hoşlanmış olacak ki sultan, müneccimbaşıya çil çil altınlar ihsan ederek memnuniyetini gösterdi. Müneccimek Efendi çıktıktan sonra da orada bulunanlara:
“Acaba huzurumuza geleceğini ve altın alacağını yıldız ilmi sayesinde bilmiş mi ola?” diye latife etti.
Bu hadisenin şahidi ve nakledicisi, hatta aşağıdaki latifelerin de muhatabı, bilahare sultanın sır kâtipliğine tayin edilecek olan Abdurrahman Abdi Paşa’dır. Kendisi Mehmed Han’ın emriyle vekayi-nüvislik, yani tarih yazıcılığı yapmıştır. Hatta bazı akademisyenlerce ilk resmî tarih yazıcısı olarak da kabul edilir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Şubat (66. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.