İslâm medeniyetinin bir müessesesi olan vakıflar, Osmanlı’da da sosyal ve iktisadî hayatın devamını garanti altına alan birinci derecede hayatî öneme sahipti. Zenginlik ve fakirlik onunla dengede kalmış, açlar onunla doymuş, yolcular onda gecelemiş, kısacası memleket onunla hayat bulmuştu…
Osmanlı devlet sistemi tarihin uzun yaşayan nadir siyasî yapılarından biridir. Türk tarihinde, daha önce kurulmuş devletlerin hiçbiri Osmanlı’nın yarı ömrüne bile ulaşabilmiş değildir. Dünya tarihinde Osmanlı’dan uzun yaşayan birkaç devlet vardır; ancak bunların içinde, eski Mısır ve Çin de dâhil olmak üzere, tek hanedan yönetimi altında Osmanlı kadar uzun ömürlü ikinci bir devlet bulunmaz. Hâkim olduğu coğrafî alanın genişliği bakımından önde gelen devletlerden biridir. Ancak hâkimiyeti altındaki bölgelerde yaşayan soy, dil, mezhep, kültür vb. bakımından dünya tarihinde en büyük çeşitliliği yöneten bir siyasî sistem olmak itibarı ile rakipsiz olarak, birinci sırada yer alır. İslâm medeniyetinin tarihe hediye ettiği vakıf kurumunu Osmanlılar başlangıçtan itibaren benimsemekte tereddüt etmediler. Hâkim oldukları bölgelerde daha önce İslâm’ın kurmuş olduğu vakıfları itina ile korumakla yetinmemiş, onu sosyal ve iktisadî hayatın hemen her alanında yaygınlaştırmış, derinleştirmiş ve ona yeni boyutlar kazandırmaktan da geri kalmamışlardır.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 90. sayısından (Şubat 2016) okuyabilirsiniz.