Tarık bin Ziyad İspanya’da ordusuna şöyle sesleniyordu: “Ey insanlar! Kaçılacak yer neresi? Arkanızda deniz, önünüzde düşman. Sizin için vallahi sabır ve doğruluktan başka çare yok. Bilesiniz ki, siz bu adada, oburlar sofrasındaki yetimlerden daha zayıfsınız. Düşmanınız sizi ordusu ve silahlarıyla karşıladı; erzakı da bol. Sizin ise kılıçlarınızdan başka ağırlığınız; düşmanınızın elinden alacağınızdan başka yiyeceğiniz yok…
Akdeniz’in batısında, Okyanus’a açılan bir kapı olarak Afrika ve Avrupa kıtalarının arasında yer alan Endülüs’ün şimdiki adıyla İspanya’nın İslam mücahitlerince fethi, başlı başına ciltler dolusu eserler yazmaya yetecek kadar malzemeye sahip bir tarihi hadisedir. İspanya’nın fethiyle başlayan Endülüs rüyası bir medeniyet inkişafı olarak Katolik Avrupa’nın ilim ve kültür alanında İslam’la ilk tanışması olmuştur. Haçlı seferlerinden önceki yıllara rastlayan bu fetih hareketi ile beraber Müslümanlar, medeniyet alanında sahip oldukları tecrübeleri Hıristiyan İspanyollara aktarmışlar ve dolayısıyla Rönesans’ın ilk hamlesi teşekkül etmiştir. Bu gerçek bugün pek çok batılı bilim adamı tarafından da kabul edilmektedir.
İspanya’nın fethi bir devrin başlangıcıdır. Müslüman fatihlerin gazalarıyla başlayan bu devre, Endülüs’te yine Müslümanların kendi aralarındaki içtimaî ve siyasî birliğin bozulmasına kadar devam eder. Bu devreden sonra başlayan ve İspanyolların Re-Conquista (Yeniden Fetih) dedikleri dönemde birleşen Hıristiyan İspanya kralları, Endülüs topraklarını Müslümanların elinden almışlardır. Bu yazıda biz Hıristiyan İspanya’nın Müslüman Endülüs olmasının hikâyesini anlatacağız.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Şubat(42. Sayı 2012) sayısından okuyabilirsiniz.