Şehrin ortasından nazlı kıvrımlarla ağır ağır geçen Seine Nehri kenarında, modern mimarî anlayışla inşa edilmiş binaların yükseldiği Paris’in 13’üncü bölgesinde, 2011’in Aralık ayında ‘Şark dilleri ve medeniyetleri’ üzerine zengin koleksiyonlar ihtiva eden bir kütüphane, kullanıcılarına kapılarını açtı. İlk bakışta, her ne kadar yeni bir projenin meyvesi olarak görülse de, bu kütüphane 17. Yüzyıl İstanbulu’na uzanan bir tarihe sahip…
Osmanlı-Fransız diplomatik, siyasî ve ticarî münasebetlerinin Kanunî döneminde ivme kazanmaya başlaması ve 17. yüzyılda da bu ilişkilerin hızlanarak devam etmesi üzerine, Fransızlar, başka milletler tabiiyetindeki tercümanlara bağlı kalmaksızın, Levanten coğrafya ile doğrudan ve daha sağlam bağlar kurmak istediler. Bunun için nitelikli, profesyonel tercümanlara ihtiyaç vardı. Zira devletlerarası diplomatik ilişkiler ve bölgedeki ticarî faaliyetlerde Türk, Arap ve Fars dillerinde uzmanlaşmış tercümanlara yoğun şekilde ihtiyaç duyuluyordu. Böylece “geleceğin tercümanlarını yetiştirmek üzere” bir okul açılmasına karar verildi.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 53. sayısından (Ocak 2013) okuyabilirsiniz.