Dört asır boyunca Bosna Hersek Sancak Beyliğini yürüten Çengiç ailesinden Haydar Çengiç’e, Sultan İkinci Abdülhamid tarafından hediye edilen destimâl-i şerîf, ailenin müzeye bağışladığı bir barut kutusunda şans eseri bulunmuştu. Bilahare Bursa Kent Müzesi’nde sergilenmeye başlanan ve ziyaretçilerden yoğun ilgi gören destimâl-i şerîf, ulusal basınımızda kendisine nostalji kabilinden, küçücük bir yer bulabildi. Hâlbuki bir zamanlar destimâl-i şerîf için ne kadar da itinalı merasimler yapılırdı…
Geçtiğimiz Ramazân-ı Şerîf ayında, Osmanlı döneminin önemli geleneklerinden birisi daha Topkapı Sarayı’nda canlandırıldı. Mukaddes Emanetler Dairesi’nde büyük bir titizlikle gerçekleştirilen destimâl-i şerîf merasiminde; Yavuz Sultan Selim’in 1517’de halifelik görevini de yüklendiği Mısır seferi dönüşünde İstanbul’a getirdiği Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hırkası, Osmanlı geleneklerine uygun bir şekilde, mahfazası olan gümüş sandığından çıkartılıp içindeki yeşil ipek ve kadife örtüler açıldıktan sonra üstündeki inci işlemeli şeritlerin çözülmesiyle birlikte saygıyla ziyaret edildi. Huzurdakiler hırkanın üstüne yerleştirilen destimâli edeple öptükten sonra kendilerine takdim edilen bu biricik hediyeyi; hayatlarının en kıymetli hazinesi kabul ederek saygıyla ellerine alıp yüzlerine sürdüler, uzun uzun kokladılar. Aynı heyecan bu Ramazan ayında bir kez daha yaşanacak… Peki nedir destimâl-i şerîfin hikâyesi?
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 94. sayısından (Haziran 2016) okuyabilirsiniz.
Orduya katılanlarla, tayin edilen kumadanlarla, savaş için kat edilen mesafeyle, karşılaşılan düşmanın büyüklüğüyle, dönüş yoluyla…
Size bir yerden bahsedeyim. Dünya haritasında küçük bir nokta, ancak İslâm tarihindeki yeri devasa bir…
Eminönü’nde inşa edilen ve bir Ni’me’l- Ceyş hatırası olan Arpacılar Camii, 571 yıldır ayakta. Akşemseddin…
Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip olan Endonezya, yeraltı-yerüstü zenginlikleri ve bulunduğu stratejik konumu nedeniyle,…
“Ey oğul! Allah’tan kork, takva sahibi ol! Halkın malına mülküne el uzatanları affetme!” “Sana söylediğim…
Hayal edin! 1950’lerin başında Kısıklı’dan bindiniz tramvaya… Yolculuğunuz, Üsküdar Meydan’a. O hafif eğimli tatlı rampadan…