Kültür Tarihi

Osmanlı Devleti’nin Madalya ve Nişanları

Şekil ve mahiyeti çok değişmiş olmakla beraber günümüzde de kullanılan madalya ve nişanlar, Osmanlılar tarafından devletin son iki asrında şecaatin, gayretin, hamiyetin ve kahramanlığın en birinci işaretleri olarak göğüslerde taşınmıştır.

Sosyal bir hadise olarak şu bir gerçektir ki, insanoğlu yapmış olduğu bir hizmet mukabilinde ödüllendirilir ve teşvik edilirse, muhakkak daha bir gayrete gelecek ve o hizmeti şevkle yürütmeye devam edecektir. Günümüzde de çeşitli sahalarda ve çeşitli şekillerde tatbikine şahit olduğumuz bu hususa, ecdadımız Osmanlı tarafından büyük bir ehemmiyet verilmiştir. Önceki Türk devletlerinde de benzerleri olan ve Osmanlılar tarafından da dört asır boyunca tatbik edilen usule göre bir şahsa, memuriyet verilmesinde veya bir hizmet ve yararlığı karşılığında hil’at (kaftan) giydirilir veya tuğ gönderilirdi. Bunların dışında aynı manada olmak üzere alem, sorguç, avize, kılıç ve hançer de kullanılırdı. Böyle bir mükâfata sahip olmak büyük bir ayrıcalıktı. Zira bunlardan bilhassa tuğ ve murassa’ olanlara sahip olmak kolay bir iş değildi; büyük azim, cesaret ve kahramanlık gerektirirdi.

Madalyalar

Bilahare, bu mükâfatların yerini madalya ve nişanlar aldı. İlk Osmanlı madalyalarından olan Ferahî isimli madalya, altından yapılmış olup Birinci Mahmud Han’ın saltanatının (1730-1754) ilk yıllarında ihdas edildi. Bu tarihten sonra peyderpey, madalyaların sayısı ve çeşidi arttı. Madalyalar, elmaslı ve mücevherli (murassa’) olabildiği gibi yalnızca altın, gümüş, bakır, tunç ve kurşun kullanılarak imal edilenleri de vardı.

Madalyalar, resmî veya gayr-i resmî olup veriliş sebepleri çok çeşitliydi. Askerî veya mülkî bir hizmet sebebiyle verilenler çoğunlukta olmakla beraber cami tamiri, sergi, salgın hastalık, zelzele, iâne (yardım), küşad (açılış) ve müsabaka gibi pek çok sebeple tertip edilen madalyalar da bulunmaktaydı.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Mart  (19. Sayı 2010) sayısından okuyabilirsiniz.

Kemal Erkan

Recent Posts

Asla Dönüş İhtida

İhtida kelimesi sözlükte, “doğru yolu bulmak, yol göstermek, hakikate ulaşmak” manasına gelen hidayet kökünden türemiştir.

2 gün ago

Mühtedi Bir Baba ve İki Kızı

İhtida eden Doktor Panayota, Eyüp Sabri ismini almış ve kısa bir süre sonra da namaz…

2 gün ago

Osmanlı’ya Hizmet Etmiş Meşhur Mühtediler

Tarihte ata dinini bırakıp İslâm’ı seçen ve değişik mesleklerden olup İslâm’a ve Osmanlı Devleti’ne hizmet…

2 gün ago

Kutlu Fetih İstanbul

İstanbul'un Fethi infografik formatında sizlerle!

2 gün ago

İstanbul’un İlk Darphanesi Simkeşhane Şimdilerde Kütüphane

İstanbul’un İlk Darphanesi Simkeşhane Şimdilerde Kütüphane

2 gün ago

Bir Dede Üç Mahalle

Gez dünyayı, gör Konya’yı demişler. Bakalım kısacık Konya turumuzda bizleri neler bekliyor?..

2 gün ago