Üzeri tozlu, küf kokan bir yazma eser getiriyorlar size. Eseri elinize alıp künyesine baktığınızda, en az yüz yıllık ve Anadolu’nun en ücra köşesindeki bir cami için vakfedilmiş olduğunu anlıyorsunuz. Sonra yazmanın hikâyesini merak edip, detaylıca okumaya başlıyorsunuz…
Tabiatta her şeyin bir hikâyesi, bir hatırası var. Bu hikâyenin öznesi, bazen cansız bir mahlûk olsa da ona asıl değer katan, onun hikâyesini yazanın da yaşatanın da insan olmasıdır. Maksadı, gayesi neyse o kadar kıymetli, o kadar değerlidir. Bahsedeceğimiz eser, bir vakıf eseri ve kıymeti ondan menkul.
Maalesef vakıf eserleri, zaman içerisinde birtakım tahribatlara maruz kalmaktadırlar. Kimisinin vakfı dağılır, nâ-ehil ellere geçer. Kimisi yanar, yok olur. Kimisi de eskiye duyulan düşmanlıktan nasibini alır, yok edilir, bazıları da çalınır; alınıp satılan bir metaya dönüşür.
İhtida kelimesi sözlükte, “doğru yolu bulmak, yol göstermek, hakikate ulaşmak” manasına gelen hidayet kökünden türemiştir.
İhtida eden Doktor Panayota, Eyüp Sabri ismini almış ve kısa bir süre sonra da namaz…
Tarihte ata dinini bırakıp İslâm’ı seçen ve değişik mesleklerden olup İslâm’a ve Osmanlı Devleti’ne hizmet…
İstanbul’un İlk Darphanesi Simkeşhane Şimdilerde Kütüphane
Gez dünyayı, gör Konya’yı demişler. Bakalım kısacık Konya turumuzda bizleri neler bekliyor?..