İstanbul’un fethinden sonra inşa ettirilen yapılardan biri Simkeşhane’dir. Sultan İkinci Mehmed, fetihten sonraki ilk altın sikkeleri burada kestirmiştir. Uzun bir dönem darphane olarak kullanılan bina, daha sonraki devirlerde gümüş ve altın tel çeken, gümüş işlemeciliği yapan esnafın çalıştığı iş hanı olarak hizmet vermiştir. Tarihî yapı, günümüzde kütüphane olarak kullanılıyor…
Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethettikten sonra ömrü boyunca, Bizans’ın elinde harabeye dönen şehrin imarına gayret etti. Bu sayede Osmanlı İstanbul’unun kurucusu kimliğini kazandı. Eski Saray, Topkapı Sarayı, Rumeli Hisarı, Tersane-i Âmire, Tophane, Bedesten, Un ve Yağ Kapanları, çok sayıda hamam ve medrese, Fatih Camii ve Külliyesi, Eyüp Camii ve İmareti, Bizans döneminden kalıp da dönüştürülen dinî ve sivil eserlerle daha birçok yapı, padişahın İstanbul’a kazandırdığı eserlerdendir. Bu tarihî binalar arasında belki de en ilginci ve dikkat çekeni, altın ve gümüş para basılan Darphane’dir.
İlk Osmanlı altın parası, Fatih Sultan Mehmed devrinde Beyazıt Meydanı’ndaki Eski Saray’ın karşısına kurulan Darphane-i Âmire’de, 1467 yılında basıldı. Eski bir kitabeye göre Darphane binasının inşa tarihi, 1463 olarak nakledilir. Beyazıt Camii ve Külliyesi’nin yapılmasıyla birlikte Darphane, Beyazıt Medresesi’nin karşısına taşındı.
18. asırda, Beyazıt’taki Darphane’nin Topkapı Sarayı’na nakledilmesiyle söz konusu bina, Sultan Üçüncü Ahmed’in annesi Emetullah Gülnuş Valide Sultan’a temlik edildi. O da burayı 1707 yılında vakıf gelirlerine karşılık Simkeşhane’ye çevirtti. Bu dönemde bina, köklü bir tamirattan geçerek büyük bir kısmı yeniden inşa edildi. Üç katlı yapı; 115 oda, bir mahzen, sim (gümüş) çekmek için bir dolap, gümüş ve altın eritilen kalhane, halasa fırını denilen bir pota, su kanalları, mescid, sıbyan mektebi ve sebilden oluşuyordu. Cadde üzerindeki mektep kapısının üstünde, bugün de mevcut olan kitabesi vardı.
Simkeşhane, asırlar boyunca gümüş ve altın tel çeken, gümüş işlemeciliği yapan esnafın çalıştığı iş hanı olarak hizmet verdi. Metal iplik çekme işleminin yapıldığı Simkeşhane’de, sırma işleyen, haddeden gümüş tel çeken sanatkâra, simkeş veya sırmakeş denirdi. Osmanlı tarihinde sırmakeşlik ve kılabdancılık, kuyumculuk gibi muhteşem bir zanaattı. Simkeşhane, devletin ehemmiyetle sıkı denetime tabi tuttuğu bir imalathaneydi.
Darphane-i Âmire nazırı, buranın en yüksek rütbeli amiriydi. Nazıra bağlı iki Simkeşhane Emini bu binada otururdu. Eminin maiyetinde imalatın düzenli yapılmasını sağlayan ve suistimalleri önleyen zabitler bulunurdu. Simkeşhane’de üretilen malı Darphane vazifelisi sandukkârlar teslim alırdı. Buradaki gümüşün hesaplarını ise tefe kâtibi adında bir vazifeli tutardı. İmal edilen ürünler, simkeşbaşının kontrolünden geçer, kethüda tarafından mühürlenirdi. Esnafın denetimi, kurumun idaresi simkeşbaşı, kethüda, yiğitbaşı, ustabaşılar ve ihtiyar usta denilen tecrübeli ustalarla sağlanırdı. Simkeşhane mamullerinin satılmasında belli başlı kurallar vardı. Meselâ Bursa Simkeşhanesi’nin mamulleri İstanbul’da pazarlanamazdı.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 189. sayısı (Mayıs 2024) okuyabilirsiniz.
İhtida kelimesi sözlükte, “doğru yolu bulmak, yol göstermek, hakikate ulaşmak” manasına gelen hidayet kökünden türemiştir.
İhtida eden Doktor Panayota, Eyüp Sabri ismini almış ve kısa bir süre sonra da namaz…
Tarihte ata dinini bırakıp İslâm’ı seçen ve değişik mesleklerden olup İslâm’a ve Osmanlı Devleti’ne hizmet…
Gez dünyayı, gör Konya’yı demişler. Bakalım kısacık Konya turumuzda bizleri neler bekliyor?..
Geyhatu Han’ın müsrifliği sebebiyle boşalan devlet hazinesine kısa yoldan para sağlamak için Çin’de uygulanan bir…