Boğaz’ın İhtişamlı Süsü Saltanat Kayıkları

Yeryüzünün en güzel boğazına sahip İstanbul şehrinin kayıkları da bu güzellikten nasibini almıştır. Özellikle hünkâr ve ailesine ait saltanat kayıkları, âdeta suda yüzen saray gibiydi. Süsleme, dokumacılık ve oymacılık sanatının müstesna örnekleri bu kayıklar, gövde yapısı ve zarafetiyle devrinin ihtişamını yansıtırdı. Hakeza İstanbul’u ziyaret eden seyyahlar, Boğaziçi’nin güzelliğini anlatırken her zaman kayıkları başköşeye koymuşlar; ressamlar da tuvallerinin en güzel köşelerini bu kayıklara ayırmışlardır…

Osmanlı padişahlarıyla yakınları, Boğaziçi ve Marmara sularında saltanat kayıklarına binerlerdi. Günlük şehir gezileri için kullandıkları, saltanatın ve devletin estetik anlayışını gösterecek biçimde yapılan saltanat kayıkları, zengin süslemelere ve göz alıcı güzelliğe sahipti. Hükümdarlar, hanedan mensuplarının doğum ve vefatları, yeniçerilere bahşiş dağıtılması, nişan ve düğün alayları, cuma selamlığı, donanmanın sefere çıkışı veya inşası tamamlanan bir kalyonun denize indirilmesi, Tophane’de top dökülmesi yahut kılıç kuşanma gibi hadiseler sebebiyle yapılan merasimlere, saltanat kayıklarıyla teşrif ederlerdi.

Saltanat kayıklarının arka kısmında, hükümdarlara mahsus köşk bulunurdu. Baş kısımları, kılıç gibi düz uzanır veya yukarıya doğru kıvrık olurdu. Kayığın bütün gövdesi, kenardan süslemelerle bezeliydi. Ön ve arka kısımlarının süslemeleri, çok çeşitli şekillerde ve üzerleri altın yaldızlı oymalardan oluşurdu. Kayıkların baş kısmında ayrıca ahşaptan yahut gümüşten mamul kartal ve deniz kuşlarının figürleri bulunurdu. Hükümdarlara ait bu saltanat kayıkları, tersanede inşa edilir, Sarayburnu kayıkhanesinde, tersanede ve Dolmabahçe’de muhafaza edilirdi.

İhtişamlı Süslemeleri Göz Kamaştırırdı

Saltanat kayıkları çeşitli boylarda yapılırdı. 13 çifte kürekle hareket edenler, çoğunlukla 30 metre uzunluğunda, 2,35 metre genişliğinde ve 3,10 metre yüksekliğinde olurdu.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 154. sayısından (Haziran 2021) okuyabilirsiniz.

Yasin Odabaşı

Recent Posts

Reval Görüşmeleri (1908)

Haziran 1908’de Baltık Denizi kıyısındaki Reval şehrinde, İngiltere’nin kral ve kraliçesi ile Rusya’nın çar ve…

3 hafta ago

Cüzzamlılar

Avrupa’da yaygın olan cüzzam hastalığı, haçlıların Kudüs’ü işgaliyle başka coğrafyalarda da görülmeye başlamıştı. Bu hastalığı…

3 hafta ago

Betona Gömülen Hatıralar

Toprak, bir milletin hafızasıdır. O hafızanın en derin satırlarını ise mezar taşları yazar. Her biri…

3 hafta ago

Sakarya Nehri’nin Doğduğu Topraklarda Bir Osmanlı Mirası Mahmudiye ve Çifteler

Eskişehir’in doğusunda, Sakarya Nehri’nin sessiz pınarlarından hayat bulan verimli bozkırlarda, iki kardeş ilçe yükselir: Çifteler…

3 hafta ago

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Sırtını Yasladığı Âlim Fenârîzâde Ali Çelebi

Sultanların saltanatına değer katan seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in en büyük destekçilerinden Fenârîzâde Ali…

3 hafta ago

Timur Han’ın Hindistan Seferi

Ordusu, müneccimlerin vereceği haberi beklerken o, okuduğu âyet-i kerîmelerle askerlerine en büyük dayanağı sağlamıştı…

3 hafta ago