Temeli Emeviler devrinde atılan Beytü’l-Hikme ile, İslâm akidesinin korunması, kadim ilim ve düşünce mirasının Müslümanlara aktarılması hedeflenmişti. Tercüme bürosu, rasathane ve kütüphane vazifesi de gören Beytü’l-Hikme, Abbasiler zamanında altın çağını yaşadı. İslâm dünyasına 500 yıl hizmet ettikten sonra Moğollar tarafından yakılıp yıkılarak yok edildi…

Emeviler devrinde Halife Halid bin Yezid (ö.704) ile devrin idarecilerinin daha çok şahsi alakalarıyla başlayan tercüme faaliyetleri, Abbasiler zamanında sistematik bir şekil almış, İslâm coğrafyasının genişlemesiyle Müslümanların Antik Yunan, İran, Hint ve diğer kültürlerle temasları sonucu bunlara karşı yeni bir ilgi ve merak uyanmıştı. Ayrıca Müslümanların devlet teşekkülünün sıhhati için olmazsa olmaz birtakım ilimlerin (tıp, matematik, astronomi gibi) gerekliliğini fark etmiş olmaları, tercümelere yön vermişti. Bilhassa muhatap oldukları kültürlerle aralarındaki farklılıklara karşı düşünce ve inanç sistemlerini esaslı bir şekilde savunmak ve İslâm’ın üstünlüğünü ortaya koymak zamanla amaç haline gelmişti.

Emeviler devrinde İskenderiye medeniyetinin antik döneme ait bilimi İslâm dünyasıyla tanıştırmasıyla başlayan tercüme faaliyetleri (Grekçe, Koptça, Süryanice vb.) İkinci Abbasi Halifesi Mansur (754/775) ile hız kazanmıştır. Bu dönemde hadis, fıkıh, dil, edebiyat, mantık ve felsefe çevirileri yapılıyor, bu ilimlere her geçen gün ilgi daha da artıyordu. Halife Mansur zamanında vuku bulan bu gelişmeler, onu sarayında bir kütüphane oluşturmaya mecbur etmişti.

Bu kütüphaneye “Hizânetü’l–Hikme” adı verildi. “Hizâne” kelimesi, önemli şeylerin saklandığı, korunmaya alındığı yer anlamına gelir ve bu tabir İslâm kültüründe sıklıkla kütüphaneler için kullanılırdı. İlerleyen dönemlerde telif ve tercüme eserler Hizânetü’l-Hikme’ye sığmadığı için sarayda daha genişçe bir yer ayrıldı. Böylece kurulan Beytü’l-Hikme, saray müştemilatı içinde bağımsız olmasa da çeşitli bölümleri olan bir yapı hüviyetine kavuşmuştu.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi 101. sayısından (Ocak 2017) okuyabilirsiniz.

Şule Bilgili Çakır

Recent Posts

Buhara’dan Bursa’ya Uzanan Gönül Köprüsü Emir Sultan Hazretleri

Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…

2 hafta ago

Osmanlı’nın Sanayi Mirası Feshane Bugün Sanat Kültür Merkezi

Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…

2 hafta ago

İbadet Tahtı Hünkâr Mahfili

Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…

2 hafta ago

Doğu’yu Fotoğraflayan Batılı Paul Nadar

Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…

2 hafta ago

Hattat Ârif Hikmet Bey ve Hatt-ı Sünbülî’nin İzinde

Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…

2 hafta ago

Aziz Emanet Kadın

İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…

2 hafta ago