Suriye ve Lübnan’dan başlayarak Güney Amerika’nın kalabalık şehirlerine uzanan büyük göç dalgasının hikayesi tüm ihtişamıyla tarihin kıvrımlarında kaybolurken, “El Turco”, bu hazin göç yolculuğunun sonunda kimliklerini yitiren Osmanlı vatandaşlarına verilen isim olmuştu. Aradan bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen, geçmişte “Yeni Dünya” olarak anılan Amerika kıtasının güneyindeki soluk tabelalar, kalabalık sokaklar ve o sokaklara açılan evlerdeki hatıra ve fotoğraflarda yaşıyor hala Eski Osmanlılar…

Öfkeli kavimler ve tedirgin milletlerin iklimler arası yolculukları zamanın uğultusuna karışırken, modern dünya tarihi boyunca birçok farklı sebeple birden fazla büyük göç dalgası yaşanmıştı. Keşifler çağı tüccarlarının 17. yüzyıldan başlayarak iki asır boyunca Batı Afrika’dan Amerika’ya köle taşıyan büyük göç dalgasını, Birinci Dünya Savaşı sonunda dağılan devletlerin sınırlarında yaşayan halkların yüzleşmek zorunda kaldıkları göçler takip etmişti. Bu iki önemli göç hareketi sırasında kendi dinamikleriyle var olan önemli bir göç dalgası da, Ortadoğu’daki milletlerin dünyanın çeşitli ülkelerine özellikle de Güney Amerika’ya göç etmeleriyle gerçekleşecekti. Milyonlarca insanın Güney Amerika’ya yerleştiği bu göç hareketi, tarihin görkemli koridorlarında sergilenen sarsıcı tablolar arasında yer alacaktı. Yeni Dünya’ya Yolculuk Sömürgeleri üzerinde yükselen Avrupa’nın imparatorluklar çağının yıkıntıları arasında bıraktığı kadim hayat ve üretim tarzı tarihe karışırken, endüstri devrimiyle tanışan yerkürede dengeler değişiyor, gelişen iş imkânları insanları “Yeni Dünya”ya çağırıyordu.

Doğdukları evleri ve doydukları toprakları terk eden milyonlarca insan, göç ediyordu. Bu değişim sırasında Batılı ülkelerde köleliğin kaldırılmasıyla ortaya çıkan ucuz iş gücü ihtiyacı Güney Amerika’da da baş gösterince, Ortadoğu’nun çeşitli yerlerinden gelen göçmenler Arjantin, Brezilya, Meksika ve Şili gibi Güney Amerika ülkelerine yerleşmeye başlayacak, 19. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren sonraki bir asır boyunca yaklaşık 40 milyon insan Yeni Dünya’ya göç edecekti. Yerleştikleri şehirlere kendi hayat biçimlerini de götüren milyonlarca Ortadoğulu göçmen, Osmanlı kültür kimliğine yakın olmasalar bile Güney Amerikalılarca “El Turco” adı verilerek sürekli kenarda kalan bir “ötekiler” dünyasına itilmişti. Bu “öteki” olma hali, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı pasaportlarının miadını doldurmasıyla sona ermeyecek, yerleştikleri ülkelerin ekonomik hayatına büyük katkılar sağlayan Osmanlı vatandaşları kuşaklar boyunca dışlanarak, ikinci plana itileceklerdi.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Kasım (75. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.

 

Yrd. Doç. Dr. Ekrem Saltık

Recent Posts

Karadeniz’in Çanakkalesi HARŞİT

Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…

3 hafta ago

İngiltere’den İstanbul Manzarası Mesut İnsanlar Panoraması

Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…

3 hafta ago

Gerze’nin Sevimli Misafiri Balina Aydın’ın İlginç Hikâyesi

Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…

3 hafta ago

Sarayda Kahve Nasıl İkram Edilirdi?

Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…

3 hafta ago

Büyük Selçuklu Sultanlarının Âlimlerle Münasebetleri

Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…

3 hafta ago

Liyakât ve Ehliyet Okulu Enderun İnfografiği

Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!

3 hafta ago