“Asker çekip babamızın üzerine yürümek bize düşmez. Hakk’ın katında ve halkın yanında zemmediliriz, belki de şiddetli azap görürüz”
Tarihçilerden bazıları Yavuz Sultan Selim Han’ın, babası Sultan İkinci Bayezid Han’ı tahttan zorla indirip yerine geçtiği konusunda bir görüş ileri sürmektedirler. Bu görüşün doğru olmadığı kaynaklarda açık ve net bir şekilde kaydedilmektedir.
Sultan İkinci Bayezid Han devrinin bilhassa son zamanları hem iç hem de dışta çok çeşitli sıkıntıların baş gösterdiği bir zamana tesadüf etmektedir. Doğuda İran meselesi vardı ve Anadolu’yu baştan başa karışıklık içinde bırakmıştı. Yavuz Sultan Selim, şehzade olarak bulunduğu Trabzon’da, devletin bu durumunu görüyor ve babası ile görüşmek istiyordu. Fakat sultanın etrafında bulunan bazı devlet adamları onu asi gibi gösterip, babasıyla görüşmesine mani oluyorlardı. Bunun en büyük sebebi de Yavuz Sultan Selim’in devlet ve milletin işlerinde gösterdiği hassasiyete karşılık bazı devlet adamlarının rahatlarının bozulması ile yerlerini korumak endişesi idi. Bu durum böyle devam ederken şehzade Selim, bir ara Kırım’a gitmişti. Kırım Hanı kendisini teskin etmek istemiş ve şunları söylemişti:
“Böyle bir durumda vezirlerin ve kumandanların Şehzade Ahmed tarafına meyletmelerinden dolayı üzülmeyesin. Eğer dilerseniz, Tatar askerini size vereyim, varın bu büyük kuvvetlerle saltanatı devralın.”
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Haziran(10. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Endülüs, İber Yarımadası’nda yaklaşık sekiz asır boyunca hüküm sürmüş müstesna bir İslâm medeniyetidir.
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…