Categories: Dünya TarihiManşet

Timur Han’ın Hindistan Seferi

Ordusu, müneccimlerin vereceği haberi beklerken o, okuduğu âyet-i kerîmelerle askerlerine en büyük dayanağı sağlamıştı…

Timur Han’ın 1398’de gerçekleştirdiği Hindistan seferi, gerek kat edilecek güzergâhın zorluğu, gerek karşılaşılacak ordunun gücü ve gerekse büyük cihangirin vereceği sınav cihetleriyle, fevkalade bir harekâttı.

Semerkant-Belh-Kâbil-Multan üzerinden Delhi’ye uzanan yaklaşık 2300 kilometrelik rota üzerinde aşılması gereken çok çetin mânialar vardır. 90 bin askerden oluşan Timurlu ordusu, 7 bin küsur metrelik yalçın zirvelere sahip Hindukuş Dağları’nı ve envai çeşit vadileri, nehirleri aşacaktır meselâ. Buralarda karşılaşılacak savaşçı yerel kabileler de işin cabasıdır.

Rakipleri ise hiç de küçümsenmeyecek bir muharebe gücüne sahiptir. Zira, zırhlarla donatılmış savaşçı filler hakkında anlatılan hikâyeler, kan donduran cinstendir: Ağaçları kökünden söküp atan, sivri dişleriyle önüne geleni delik deşik eden, hortumuyla kafalar koparan 120 fil…

Her şeye rağmen Emîr Timur, adını kendisinden aldığı “demir”den iradesiyle ordusunu toplamış ve hareket emrini vermişti. Korkudan eser yoktu onda. Yenilgi yüzü görmemiş ordusuyla, bugün Özbekistan-Afganistan sınırını oluşturan Ceyhun Nehri’ni geçip Belh’e ulaştı. Oradan, 250 kilometre mesafedeki Anderab’a uzandı. Yerli halkın, “Dünyanın Taş Kemeri” diye andığı devasa kayalıkların önündeydiler.

Timur Han, ana ordusunu burada bırakıp yanına aldığı az bir kuvvetle atını Hindukuş Dağları’nın zirvelerine sürdü. Dünyanın buz kesmiş damında, 3800 metrelerde yaşayan gayrimüslim kabilelere doğru yapılıyordu bu tırmanış. Kendisi de askerleri de zorlu şartlara alışkınlardı ama bu defaki başkaydı. Karla ve buzla kaplı kayalıklar ve uçurumlar, nice asker ve bineğin canına mal oluyordu. Hatta yeri gelmiş, Emîr Timur’u bir tahtırevan içinde, 300 metre kadar aşağıya sarkıtmaları gerekmişti. Her şeye rağmen büyük cihangir, vazgeçmedi. Nihayetinde de emeline ulaştı. Ordugâhına, “Büyük İskender’in bile dize getiremediği kabilelere boyun eğdirmiş yüce hükümdar” olarak döndü. Bu başarısı, ordusu için fevkalade teşvik ve motivasyon kaynağı olmuş, kendisinin nüfuzunu bir kat daha artırmıştı. Kâbil’e geldiklerinde askerleri, en zorlu kısmı geçtiklerini, bundan sonrasının kolay olduğunu düşünüyorlardı.

Azmin ve İradenin Karşısında Hiçbir Engel Duramaz

Eylül geldiğinde Timurlu ordusu, İndus Nehri kıyılarındaydı. Bu coşkun ırmak, ikinci bir köprü daha kurularak iki gün içinde geçildi. Sonraki tabiî engeller olan üç ırmak da aynı şekilde aşıldı. Hâlbuki büyük emirin kumandasındaki subaylar, bu doğal manialar karşısında son derece endişeliydiler ve bu konuda Timur Han’ı devamlı uyarıyorlardı… Ama işte azmin ve iradenin karşısında geçilemeyecek engel yoktu.

Emîr Timur, yoluna devamla Multan’a (günümüzde Pakistan’dadır) vardı. Burada, fetihler için önceden gönderdiği, çok sevdiği torunu Pir Muhammed’le buluştu. Dedesi gibi o da karşılaştığı bütün zorluklara rağmen düşmanı bastırmaya muvaffak olduğu için, mükafatı 30 bin yeni at ve ordunun sağ kanadının kumandası oldu.

Aralık ayında Timur Beg, geride kendisine mukavemet edecek hiçbir güç bırakmadan Delhi önlerinde göründü. Delhi’de 10 bin süvari, 40 bin kadar piyade ve 120 savaş fili, kendisini bekliyordu ama o, şehri kuşatıp aylarca teslim olmalarını beklemeye niyetli değildi. Delhi’yi yöneten Mallu Han’ın, Timurlu ordusunun keşif koluna saldırması, bu manada olumlu bir işaretti. Demek ki Mallu Han, kışkırtılmaya müsaitti.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 204. sayısından (Ağustos 2025) okuyabilirsiniz.

Asaf Kerem

Recent Posts

Reval Görüşmeleri (1908)

Haziran 1908’de Baltık Denizi kıyısındaki Reval şehrinde, İngiltere’nin kral ve kraliçesi ile Rusya’nın çar ve…

13 saat ago

Betona Gömülen Hatıralar

Toprak, bir milletin hafızasıdır. O hafızanın en derin satırlarını ise mezar taşları yazar. Her biri…

15 saat ago

Sakarya Nehri’nin Doğduğu Topraklarda Bir Osmanlı Mirası Mahmudiye ve Çifteler

Eskişehir’in doğusunda, Sakarya Nehri’nin sessiz pınarlarından hayat bulan verimli bozkırlarda, iki kardeş ilçe yükselir: Çifteler…

15 saat ago

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Sırtını Yasladığı Âlim Fenârîzâde Ali Çelebi

Sultanların saltanatına değer katan seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in en büyük destekçilerinden Fenârîzâde Ali…

15 saat ago

Soğuk Savaş’ın Kirli Yüzü Palomares Olayı

Silahlanma yarışının zirve yaptığı Soğuk Savaş yıllarında, bir Amerikan uçağı, insanların hayatını altüst edecekti…

15 saat ago

Gümüşhane’nin Saklı Hazinesi Kabaköy Ayasofya Camii

Gümüşhane’nin sarp dağlarının ardında, derin vadilere saklanmış Kabaköy’de yer alan Ayasofya Camii, bölgenin dinî ve…

15 saat ago