Osmanlı Tarihi

Osmanlı Donanmasında Denizaltılar

19.asrın sonlarında dünya devletlerinin çoğu denizaltı nedir bilmezken, Osmanlı Devleti iki tane denizaltıyı donanmasına katmıştı. Osmanlı’nın elindeki bu meçhul silahın nasıl bir şey olduğunu merak edenlerin sayısı hayli çoğalmış, casuslar bu denizaltının fotoğraflarını çekmek için olmadık yollar denemişlerdi.

Bazı tarihçiler Osmanlı Devleti’nin yıkılma sebebi olarak, devletin medeniyet trenini kaçırdığını, özellikle askerî ve teknolojik sahalarda çağının gerisinde kaldığını göstermektedir. Oysa durum hiç de öyle değildir. Çünkü son zamanlarda daha da büyük bir önem kazanan Osmanlı Arşivi’ndeki vesikalar gün yüzüne çıkartıldıkça, bu yersiz iddialar birer birer çürümektedir. Osmanlı Devleti, bilhassa Sultan İkinci Abdülhamid devrinin sonuna kadar (1909), asrının ilim ve teknolojisini hep yakından takip etmiş ve gelişmeleri, en uygun şartlarda kendi sistemine adapte etme başarısını göstermiştir. Buna en güzel örneklerden birisi de donanmaya kazandırılan ilk denizaltı gemileridir.

İlk Denizaltılar

İnsanlar, tarih boyunca kuşlara özenip göklerde uçmak istedikleri ve bu sebeple uçağı icat ettikleri gibi, balık gibi denizlerin, okyanusların dibini dolaşmak da istemişlerdir. Bu isteklerini gerçekleştirebilmek için de denizaltı gemisini icat etmişlerdir.

Denizaltıcılığın tarihi Makedonya Kralı Büyük İskender’e kadar dayanmaktadır. Rivayete göre Büyük İskender bir tekne yaptırmış ve kendisi bu tekne ile dalış yapmıştır. Leonardo da Vinci de denizaltıya merak saranlardandır. Da Vinci, 1500’ler de pek çok denemeler yapmış, fakat başarılı olamamıştır. 1538’de İspanya’nın Toledo şehrinde bir dalış denemesinden iyi sonuç alındığı belirtilmiştir. 1580’de İngiliz Deniz Subayı William Bourne de aynı sahada çalışan başka bir isim. Tahta üzerine deri kaplamak suretiyle yaptığı botla dalmaya çalışıyor, fakat sonuç başarısız. Debon 1653’te, Denis Pepin de 1689’da icat ettikleri botlarla dalmaya çalışıyorlar, fakat netice değişmiyor. On sekizinci asırda yapılan denemelerde patentler alınıyor, fakat yine sonuç alınamıyor.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Aralık (16. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.

Soner Demirsoy

Recent Posts

Karadeniz’in Çanakkalesi HARŞİT

Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…

3 hafta ago

İngiltere’den İstanbul Manzarası Mesut İnsanlar Panoraması

Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…

3 hafta ago

Gerze’nin Sevimli Misafiri Balina Aydın’ın İlginç Hikâyesi

Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…

3 hafta ago

Sarayda Kahve Nasıl İkram Edilirdi?

Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…

3 hafta ago

Büyük Selçuklu Sultanlarının Âlimlerle Münasebetleri

Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…

3 hafta ago

Liyakât ve Ehliyet Okulu Enderun İnfografiği

Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!

3 hafta ago