Categories: İslam TarihiManşet

Namazgâhlar

Farsça iki kelimeden meydana gelen “namaz-gâh” ve Arapça karşılığı olan “musalla”, genel olarak namaz kılınan yerleri ifade eder. Türk kültüründe ise namazgâhlar, bayram ve Cuma gibi toplu şekilde namaz kılınan; çeşmesi ve kıble kitabesiyle, uzun yolculuklarda mola veren yolcuların su ve ibadet ihtiyacını gideren ve cemiyet dayanışmasını artıran mekânlar arasında yer alır…

Namazgâhların ilk örneklerine, daha İslâm tarihinin başlangıcında rastlanır. Peygamber Efendimiz aleyhisselâmın Kubâ’ya yaptığı ilk mescid ve Rânûnâ Vadisi’ndeki cuma namazı kılınan Benî Sâlim Mescidi etrafı açık, sınırları taş ve sair malzemelerle çevrilmiş, mütevazı bir yerdi. Hulefa-i Raşidin devrinde de Müslümanlar uzun ticaret yolları üzerine namazgâhlar inşa etmiş, çeşme ve kıble kitabesi konulan birçok namazgâh, insanların bir araya geldikleri mekânlar olmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine-i Münevvere’de, Ramazan ve Kurban Bayramları günlerinde sabah namazını Mescid-i Nebevî’de eda eder, ardından tekbir ve dualarla ashabıyla birlikte şehrin hemen dışında yer alan 3 ayrı namazgâhtan birine giderdi. Burada namaz kılarken, Necâşî’nin hediye ettiği asâyı “sütre” olarak önüne koyardı. Yüzyıllar sonra bu uygulama, namazgâh mimarîsini şekillendirmiş ve Müslümanlar namazgâh olarak belirledikleri alanların önüne hem kıblenin hangi yönde olduğunu göstermek hem de bir sünneti devam ettirmek adına kıble kitabeleri inşa etmişlerdir.

Meşhur seyyah İbn Battûta, seyahatnamesinde Anadolu’da Denizli Beyi Yinanç Bey’in de katıldığı bir Ramazan Bayramı şenliğinden söz ederken şu ifadeleri kullanır: “(…) Namazgâha gittiğimizde sultan da askerleriyle çıkmış, bütün sanatkârlar, davul, zurna ve boruları, bayrakları ile hazırlanmışlar, silahları ile de birbirleriyle yarışa girmişlerdi. Her sanatçı kolu, yanlarında getirdikleri koyun, öküz ve ekmek yüklerini taşıyanlar, kabristanda kestikleri kurbanları, ekmekleriyle birlikte fakir fukaraya dağıtıyorlardı. Bayram alayı, kabristandan başlamakta idi. Oradan namazgâha geliniyordu.” Ayrıca İbn Battûta, Sultan Özbeğ’in başşehrinden bahsederken yine namazgâhların sayısına dair önemli bilgiler de verir: “13 cuma mescidi vardır. Namazgâhları ise sayılamayacak kadar çoktur.”

Yazının devamını Yedikıta Dergisi 119. sayısından (Temmuz 2018) okuyabilirsiniz.

Ömer Faruk Salar

Recent Posts

Asla Dönüş İhtida

İhtida kelimesi sözlükte, “doğru yolu bulmak, yol göstermek, hakikate ulaşmak” manasına gelen hidayet kökünden türemiştir.

1 hafta ago

Mühtedi Bir Baba ve İki Kızı

İhtida eden Doktor Panayota, Eyüp Sabri ismini almış ve kısa bir süre sonra da namaz…

1 hafta ago

Osmanlı’ya Hizmet Etmiş Meşhur Mühtediler

Tarihte ata dinini bırakıp İslâm’ı seçen ve değişik mesleklerden olup İslâm’a ve Osmanlı Devleti’ne hizmet…

1 hafta ago

Kutlu Fetih İstanbul

İstanbul'un Fethi infografik formatında sizlerle!

1 hafta ago

İstanbul’un İlk Darphanesi Simkeşhane Şimdilerde Kütüphane

İstanbul’un İlk Darphanesi Simkeşhane Şimdilerde Kütüphane

1 hafta ago

Bir Dede Üç Mahalle

Gez dünyayı, gör Konya’yı demişler. Bakalım kısacık Konya turumuzda bizleri neler bekliyor?..

1 hafta ago