622’de Resulullah Efendimiz’in (s.a.v.) hicretiyle şereflenen Medine-i Münevvere şehri, hem Resulullah’ı (s.a.v.) hem de onun Mescid-i Şerif’ini bağrında taşıyor. İlk inşasından itibaren Müslümanların büyük hürmet besledikleri Mescid-i Nebevi, asırlar boyu birtakım tamirat geçirmişti. Ama en muhtevalı ve itinalı tamir; hürmette, edebe riayette ve adalette emsali görülmemiş bir çalışma ile Osmanlı sultanı Abdülmecid Han’a nasip olacaktı…
Mescid-i Nebevî, hem ilk İslam Devleti’nin merkezi hem arz üzerindeki üç mukaddes mescitten biri, hem de Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hâne-i saâdetleridir. Müslümanların çoğalmasıyla sürekli genişleyen ve zamanla tamire muhtaç hale gelen bu mübarek mekân, 1800’lü yıllara kadar altı defa geniş çaplı tamir görmüştü. Sultan Abdülmecid’in saltanatı (1839-1861) zamanında icra edilen yedinci tamirse bu mukaddes binanın gördüğü en kapsamlı çalışmaydı. Uzun seneler, yüklü masraflar, ince sanatkârlık ve ziyade hürmet ile Mescid-i Nebevî’nin en büyük imarı yapılmıştı.
Mescid-i Nebevî’deki bu büyük tamire kadar yaklaşık 374 sene tamir suretiyle yenileme olmamıştı. Tamir öncesinde Mescid-i Nebevî’nin kimi yerleri yıkılacak seviyede idi, hatta bazı kısımlara cemaat ve ziyaretçiler yaklaşamıyordu. Medine-i Münevvere Şeyhülharemi Davud Paşa’nın müracaatı üzerine bir heyet gönderildi, keşif yaptırılıp planlar çizildi. Tamir için Fetvahane’de bir komisyon kurularak plan ve keşiflere göre nasıl bir yol izleneceği kararlaştırıldı. İlk iş olarak 1850 senesinde Ebniye-i Hassa Müdürü Mimar Küçük Halim Efendi, inşa heyetinin başkanı sıfatıyla Medine-i Münevvere’ye gönderildi.
Mescidin İçinde ve Dışında Çalışmalar Başladı
Mukaddes mekânların tamiri için harcanacak paraların temiz ve helal olması gerekir. Eskiden beri bu mekânların tamirinde temiz ve helalliğinde şüphe olmayan Cevâle Emvâli kullanılmıştır. Sultan Abdülmecid de aynı usulü takip ederek masrafların buradan karşılanmasını emretti.
İnşaatta yerli halkın rızasının gözetilip dedikoduya mahal verilmemesi sultanın hususi emriydi. Küçük Halim Efendi, Medine’ye varır varmaz ulema meclisini topladı. Bu mecliste ilk istişareler yapıldı. Mühendis, taşçı ustaları, amele ve gerekli malzemeler ile ödenek, İstanbul’dan hareketle Mısır tarikiyle peyderpey Medine’ye gönderilmeye başlandı. Tamiratta kullanılacak taşlar için uzun araştırmalar neticesinde Medine’ye iki saat mesafede, Mekke cihetinde, Akik Vadisi’ndeki Cebel-i Ahmer’de aranılan evsafta bir maden bulundu. Buraya şantiye kurularak taşlar yontulmuş vaziyette develerle Medine’ye taşındı.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ekim (74. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!