Dünya Tarihi

Kore Dağlarında Sönen Yıldızlar

Güney Kore askerlerinin 38. paralel boyundaki sınırı geçtiklerini bahane eden Kuzey Kore’nin, 25 Haziran 1950’de Güney Kore topraklarına girmesiyle başlar Kore Savaşı. Her savaş gibi yıkıcı ve acımasız bir mücadele yaşanır Kore’de… Son devrin en kanlı savaşlarından olan bu savaş hakkında her ne kadar farklı görüşler ortaya atılsa da, Kore toprakları, Mehmetçiklerimizi bağrında taşıması bakımından ayrı bir önem taşır. Kahramanca savaşarak iman ve vazife şuurunu ortaya koyan Kore kahramanlarımızı savaşın 60. yılında minnetle yad ediyoruz…

Onlar, New York’un yerinde yeller eserken, gök kubbe gibi yüksek ve haşmetli kurşun kubbeler kurmuş, kurdurmuştu Asya’nın dört bir yanına. İpeği, elleriyle Bursa bahçeleri gibi nakışlamışlar, mermeri halı dokur gibi yontmuşlar, nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına ebemkuşağı gibi atmışlardı kırk gözlü köprüleri. Sömürgeci devletlerin lügatinde henüz hürriyet ve kardeşlik gibi kelimelerin olmadığı çağlar boyunca zulme karşı savaşmışlar, bağımsızlık uğruna milletleri kardeş sofrasına çağırmışlardı.

Onlar; Seul, Pusan, Tegu ve daha birçok şehirde Güney Kore bayrağının dalgalanışına omuz veren Türk bayrağını göndere çekerek, Güney Kore’nin istiklali için can verdiler. Onlar, belki geride bıraktıkları bir çift göze sevdalı idiler… Belki toprak gibi akıllı, belki gençlik gibi cesur… belki ömürlerinde ilk defa denizi gördüler…

Sakin sabahlar ülkesi olarak da bilinen Kore, henüz Kuzey-Güney bölünmüşlüğünün gerçekleşmediği 1945 yılına kadar bir Japon kolonisi olarak kalmıştı. II. Dünya Savaşı’nda Rusya ve Amerika’ya karşı verdiği mücadeleyi kaybeden Japonya’ya bağlı kolonilerin işgali sırasında Kore toprakları da Japon işgalinden çıkıyordu. Kuzey Kore, Ağustos 1948’de komünist Rus işgaline uğrarken, Güney Kore, Eylül 1948’de bölgede dönemin şartlarında demokratik sayılabilecek bir rejim inşa eden Amerikan işgaline uğrayacaktı. Amerika ve Rusya, söz konusu işgallerle Kore’nin aslında 1890’lı yıllardan itibaren yapılmaya çalışıldığı gibi, Kuzey-Güney şeklinde bölünmesinin de yolunu açıyorlardı.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ekim  (26. Sayı 2010) sayısından okuyabilirsiniz.

Yrd. Doç. Dr. Ekrem Saltık

Recent Posts

Reval Görüşmeleri (1908)

Haziran 1908’de Baltık Denizi kıyısındaki Reval şehrinde, İngiltere’nin kral ve kraliçesi ile Rusya’nın çar ve…

4 hafta ago

Cüzzamlılar

Avrupa’da yaygın olan cüzzam hastalığı, haçlıların Kudüs’ü işgaliyle başka coğrafyalarda da görülmeye başlamıştı. Bu hastalığı…

4 hafta ago

Betona Gömülen Hatıralar

Toprak, bir milletin hafızasıdır. O hafızanın en derin satırlarını ise mezar taşları yazar. Her biri…

4 hafta ago

Sakarya Nehri’nin Doğduğu Topraklarda Bir Osmanlı Mirası Mahmudiye ve Çifteler

Eskişehir’in doğusunda, Sakarya Nehri’nin sessiz pınarlarından hayat bulan verimli bozkırlarda, iki kardeş ilçe yükselir: Çifteler…

4 hafta ago

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Sırtını Yasladığı Âlim Fenârîzâde Ali Çelebi

Sultanların saltanatına değer katan seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in en büyük destekçilerinden Fenârîzâde Ali…

4 hafta ago

Timur Han’ın Hindistan Seferi

Ordusu, müneccimlerin vereceği haberi beklerken o, okuduğu âyet-i kerîmelerle askerlerine en büyük dayanağı sağlamıştı…

4 hafta ago