Osmanlılar üç kıtada, denizlerin yanında nehirlerde de faaliyetlerde bulunmuş; tarımdan ticarete, taşımacılıktan donanma inşasına kadar nehirleri en verimli şekilde kullanmaya çalışmışlardır.
Dünyanın yaklaşık dörtte üçünü oluşturan su, insan hayatının en önemli kaynağıdır. İnsanoğlu genellikle sulara yakın yerlere yerleşmeyi tercih etmiş, bu yüzden de büyük medeniyetler suların yanında kurulmuş ve su ile yükselmiştir.
Osmanlı Devleti de daha kurulduğu günden itibaren bulunduğu coğrafyanın imkânlarından en iyi şekilde faydalanma yoluna gitmiştir. Sınırları nehirlere, denizlere ve okyanuslara kadar ulaşınca, büyük bir ‘su medeniyeti’ haline gelmiş; Hazar Denizi’nden Adriyatik’e, Karadeniz’den Kızıldeniz’e, Azak Denizi’nden Basra Körfezi’ne kadar büyük bir su coğrafyasını tesiri altına almıştır.
Osmanlılar üç kıtada, denizlerin yanında Tuna, Nil, Fırat, Dicle, Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak, Çoruh, Seyhan, Ceyhan ve Menderes gibi nehirlerde de faaliyetlerde bulunmuş; tarımdan ticarete, taşımacılıktan donanma inşasına kadar nehirleri en verimli şekilde kullanmaya çalışmıştır. Tuna Nehri kıyılarında Rusçuk ve Vidin’de Osmanlı ince donanması inşa edilirken; Fırat ve Dicle gibi büyük nehirlerde de gemi inşası ve bölgelerarası taşımacılık yapılmıştır.
Osmanlı sınırları içinde bulunan nehirlerle ilgili birçok fikir ve proje de üretilmiştir. 16. yüzyılda Sakarya Nehri’ni Sapanca Gölü üzerinden Marmara Denizi’ne; Karadeniz’i Don-Volga üzerinden Hazar Denizi’ne; 19. yüzyılın ilk yarısında Asi Nehri ile Fırat Nehri üzerinden Akdeniz’i Basra Körfezi’ne kanallarla birleştirme fikirleri düşünülmüş ve bazı projeler üzerinde çok ciddi kazançlar elde edilebilecek uzun ve kısa vadeli çalışmalar bile yapılmıştır.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ağustos (12. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!