Dünya Tarihi

İşgalin Son Perdesi El-Halil

El-Halil’de bulunan Halilürrahman Camii ve çevresi Müslümanlar tarafından inşa edilmiş, korunmuş ve bugüne ulaştırılmıştır. Bu bakımdan bölgenin her türlü aidiyeti Müslümanlara aittir. Bilinen tarihî ve hukukî hakikatlere rağmen işgal yönetimi hukuk tanımaz bir şekilde El-Halil Külliyesi’ni de abluka altına almıştır…

Açık ve net olarak ifade edebiliriz ki 1918 yılında Osmanlı Devleti’nin Arap coğrafyasından çekilmesi ile bu topraklar için sıkıntılı ve karmaşık bir devir başladı. Bu devir içinde dahi Filistin bölgesinde işgaller, sürgünler ve katliamlar yaşandı.

Her gün basında Kudüs ve çevresindeki İslam medeniyet unsurlarına ve Müslümanlarca kutsiyeti ve İslam medeniyetine aidiyeti hiç tartışılmayacak olan Mescid-i Aksâ, Sahratullah çevresinde Kudüs haremine yapılan saldırılar ve yerleşim planları yer aldı.

İşgal yönetimi aynı tavır ve saldırganlığını hiçbir hak ve hukuka dayanmamasına rağmen El-Halil şehri ile Harem-i Halil denilen Halilürrahman Camii ve çevresinde de sergilemektedir. Hâlbuki Mescid-i Aksâ ve Harem’de bulunan bütün unsurlar tarihî vesikalarda sabit olduğu üzere Müslümanlar tarafından inşa edilmiş olup İslam medeniyetine ve Müslümanlara aittir.

El-Halil şehri 1948’den sonra, 1967 Arap-İsrail Savaşı ve daha sonra yapılan anlaşmalarla Filistin toprağı kabul edilmiştir. Yani İsrail yönetiminin, Kudüs için öne sürdüğü tek taraflı gerekçelerin hiçbirisi el-Halil için mevcut değildir. Böyle olmasına rağmen Filistin halkı o tarihten bu yana neredeyse her yıl çeşitli taciz ve korkutma hareketlerine maruz kalmıştır. Fakat 1994’te bir Yahudi’nin (Baruch Goldstein) gerçekleştirdiği saldırı bölge açısından bir dönüm noktası olmuştur. İsrail makamları karşılarında muhatap alacakları bir siyasî otorite olmadığı bahanesiyle Batı Yaka (Batı Şeria) diye isimlendirdikleri bölgenin pek çok yerinde olduğu gibi El-Halil’de de birçok yeri işgal etmişlerdir. İşgalin ve iki halk arasında bölünmüşlüğün belki de en manidar sembolü, vaktiyle İslam mabedi olan Halil İbrahim Camii’nin camisinagog olmak üzere ikiye ayrılmış olmasıdır. Yalnız camii değil, tarihî İslam şehri olan bölgeyi bile ikiye bölerek bir bölümünü tamamen kapatmışlardır. 1997’de gerçekleştirilen bölünmeye göre El-Halil’in yüzde 80’lik kısmı Filistin Özerk Bölgesi’ne aittir. Fakat mukaddes mekânların (Halilürrahman Külliyesi ve türbeler vs.) bulunduğu kısım İsrail’e devredilen yüzde 20’lik bölgede kalmıştır. Cüz’i bir Yahudi yerleşiminin bulunduğu bu kısım yaklaşık 4 bin İsrail askeri tarafından korunmaktadır!

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ocak (65. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.

Yedikıta Dergisi

Recent Posts

Mukaddes Topraklara Selçuklu Hizmeti

Selçuklu sultanlarının Haremeyn’e olan bağlılıkları ve İslâm ümmetine hizmet etme arzusu, her şeyin üzerinde olmuştur.…

2 hafta ago

Çanakkale Siperlerinde Bir Damla Su

Çanakkale’de bir yanda düşmanla göğüs göğüse çarpışılırken, diğer yanda yakıcı sıcak, toz bulutları, sinekler ve…

2 hafta ago

Fotoğraf Arkası Yazıları

Bir fotoğraf karesinin arkasında yer alan ifadeler, sadece bir fotoğrafı değil, o ânın içindeki bütün…

2 hafta ago

Şehzade Cihangir ve Sultan Süleyman Han’ın Serencamı

Tarihin en kudretli hükümdarlarından biri olan Sultan Süleyman Han’ın uzun ve zaferlerle dolu saltanatı, kudretinin…

2 hafta ago

Peygamber Âşığı İki Vezir

Selçuklu döneminde sultanlarla birlikte vezirler ve önde gelen devlet adamları da mukaddes beldelere hizmet etmeyi…

2 hafta ago

Selçuklu Hac Emîrlerinin Mukaddes Beldelere Hizmetleri

Hac emîrliği, Abbasîler ve Selçuklular devrinde güvenliğin ötesinde siyasî ve dinî otoritenin de sembolü olmuştur.…

2 hafta ago