İlim Semasında Karahanlı Güneşi

Nice mümtaz âlim için kullanılan; Debusî, Serahsî, Semerkandî, Buharî, Maturidî, Merginanî, Uşî, Nesefî, Şaşî gibi nisbetler (ki bir kısmı artık nisbet olmaktan çıkıp isim olmuştur), bu zatların doğup büyüdükleri şehirlere izafeten verilmiştir ve bu şehirlerin hepsi de Mâverâünnehir’dedir. Bu şehirler aynı zamanda, ilmin saadetini yolculuğun meşakkatine tercih eden, azim ve gayret âbidesi âlimlerin ilim yolculuklarının da ana duraklarındandı. Onların özellikle Hanefî fıkhına ve Ehl-i Sünnet’in Maturidî akaidine dair yazdığı kitaplar kendi devirlerinde büyük bir boşluğu doldurmuş, sonraki asırlar içinse, tesirleri günümüze kadar ulaşan bir inkişafa vesile olmuştu…

 Emevîlerin meşhur kumandanlarından Horasan fatihi Kuteybe bin Müslim’in ordusu, Ceyhun Nehri’ne kadar ilerlemişti. Ceyhun’un doğusu onlar için artık “Nehrin Ardı” yani “Mâverâünnehir”di.

Kuteybe, çok geçmeden Ceyhun’un doğusundaki toprakları, Talas Savaşı’ndan 50 yıl kadar önce Müslüman idaresi altına aldı. Ancak bölgede tam manasıyla kalıcı bir İslâmî idarenin tesisi yine Talas Savaşı’ndan 30 ilâ 50 yıl kadar sonradır. Bu tarihler, Abbasî halifeleri Harun Reşid (786) ve Me’mun’un (813) hilafet yıllarını içine alır.

Mâverâünnehir’de daha Samanîler devrinde, İmam-ı Âzam Hazretleri’nin (vef. 767) talebeleri eliyle, bilhassa İslâm hukuku noktasında ilmî yapı şekillenmiş, önemli kitaplar yazılmıştı. Keza 852-944 yılları arasında yaşamış İmam Maturidî Hazretleri de Ehl-i Sünnet akaidinin bir ilim hâlinde tedvininin temellerini bu topraklarda atmıştı. Sağlam temeller üzerine inşa edilen muhkem bina, bugün de sapasağlam ayaktadır.

Karahanlıların (Hakanîler) ilk Müslüman hakanı Abdülkerim Satuk Buğra Han’dan sonra, 1000 yılı civarlarında Mâverâünnehir’in siyasî idaresi Samanîlerden Karahanlılara geçmiş olsa da bölgedeki ilmî ve kültürel hayat, bu değişimden etkilenmedi hatta daha da gelişti. Hanefî fıkhı, hayatın her sahasında devlet eliyle tatbik ediliyor ve âlimler de teşvik ediliyordu. Bu sayede Hakanîler devrinde Mâverâünnehir’deki ilmî çalışmalar, başlı başına bir ekol hâlini alacak kadar ilerledi.

Bu müthiş tekâmül, Hanefî fıkhına ve Ehl-i Sünnet akaidine dair ana kaynak mahiyetinde pek çok kitabın yazılmasına da vesile oldu. Öyle ki, sonraki asırlarda amelde Hanefî, itikadda Maturidî esasına dayanan çalışmaların neredeyse tamamı, Karahanlılar devrindeki Mâverâünnehir ulemasının kaleme aldığı eserlerin ışığında hazırlanacaktı. Fıkhın ve kelâmın haricinde hadîs-i şerîf ve tefsir sahalarında da çok sayıda eser verilmişti.

Kapak dosyasının tamamını Yedikıta Dergisi 160. sayısından (Aralık 2021) okuyabilirsiniz.

Asaf Kerem

Recent Posts

Reval Görüşmeleri (1908)

Haziran 1908’de Baltık Denizi kıyısındaki Reval şehrinde, İngiltere’nin kral ve kraliçesi ile Rusya’nın çar ve…

3 hafta ago

Cüzzamlılar

Avrupa’da yaygın olan cüzzam hastalığı, haçlıların Kudüs’ü işgaliyle başka coğrafyalarda da görülmeye başlamıştı. Bu hastalığı…

3 hafta ago

Betona Gömülen Hatıralar

Toprak, bir milletin hafızasıdır. O hafızanın en derin satırlarını ise mezar taşları yazar. Her biri…

3 hafta ago

Sakarya Nehri’nin Doğduğu Topraklarda Bir Osmanlı Mirası Mahmudiye ve Çifteler

Eskişehir’in doğusunda, Sakarya Nehri’nin sessiz pınarlarından hayat bulan verimli bozkırlarda, iki kardeş ilçe yükselir: Çifteler…

3 hafta ago

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Sırtını Yasladığı Âlim Fenârîzâde Ali Çelebi

Sultanların saltanatına değer katan seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in en büyük destekçilerinden Fenârîzâde Ali…

3 hafta ago

Timur Han’ın Hindistan Seferi

Ordusu, müneccimlerin vereceği haberi beklerken o, okuduğu âyet-i kerîmelerle askerlerine en büyük dayanağı sağlamıştı…

3 hafta ago