Çanakkale Muharebeleri, gerek cereyan şekli ve gerekse sonuçları bakımından sadece Cihan Harbi’nin değil, dünya harp tarihinin önemli hadiselerinden birisidir. Almanya, Asya ve Uzak Doğu pazarlarına ulaşmak için Osmanlı Devleti’ni bir “atlama taşı” olarak görmüş, Çanakkale Muharebeleri esnasında Osmanlı’ya yardım etmeye çalışmıştır. Hem diplomatik hem de askerî mücadelenin yaşandığı bu sancılı süreçte Almanya, Çanakkale’ye verdiği destekle aslında müttefikinin değil, kendi çıkarlarını korumuştur…
Osmanlı Devleti’nin, jeopolitik önemi ve halifelik makamına sahip olması, hem İtilaf Devletleri hem de İttifak Devletleri için önem arz ediyordu. Kafkasya, Ortadoğu ve Hindistan’a kadar uzanan İslâm ülkeleri ya Osmanlı Devleti’nin himayesindeydi ya da Osmanlı’nın nüfuz edebileceği bölgeler durumunda idiler. Almanya bu coğrafyada Osmanlı Devleti’ni bir “atlama taşı” olarak görmüş, sadece ekonomik çıkarlarını korumayı değil, Osmanlı padişahı üzerinde bulunan halifelik makamının nüfuzunu da düşünerek, savaş esnasında propaganda yolu ile Müslüman esirlerden askerî birlikler oluşturmayı, İngiliz, Rus ve Fransız sömürgelerindeki Müslümanları bu yolla ayaklandırmayı savaş hedefleri arasına koymuştu. Bütün bu planlar Osmanlı üzerinden uygulanacaktı. Dolayısıyla Almanya için Osmanlı, her ne pahasına olursa olsun, Cihan Harbi’nin sonuna kadar savaşta kalmalıydı.
Osmanlı Devleti, 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile yapmış olduğu gizli antlaşmanın sonucu, 29 Ekim 1914’te Rus limanlarını bombalayarak Alman ve Avusturya-Macaristan imparatorluklarının yanında Birinci Dünya Savaşı’na girdiğinde, İtilaf Devletlerinin Çanakkale Boğazı’nı zorlayacağı tahmin ediliyordu. Bu yüzden bir taraftan düşmanın boğazı geçememesi için gereken tedbirler alınırken diğer taraftan da böyle bir savaşta eksikliği büyük ölçüde görülecek cephane sıkıntısına karşı tedbirler alınıyordu. Dolayısıyla Almanya, İtilaf Devletlerinin Çanakkale Boğazı’na saldırmaları durumunda, müttefik Osmanlı Devleti’nin Çanakkale’yi savunmasına yardımcı olarak, kendi çıkarlarını korumak arzusundaydı.
Harp başladığında Berlin’i İstanbul’a bağlayan demiryolu Macaristan’ın güney sınırından geçerek ya Sırbistan-Bulgaristan üzerinden ya da Romanya-Bulgaristan üzerinden İstanbul’a ulaşıyordu. Çanakkale Muharebeleri esnasında Bulgaristan ve Romanya tarafsız, Sırbistan ise İtilaf Devletleri safında savaşmaktaydı. Romanya, kendi toprakları üzerinden cephane nakline müsaade etmiyor, Almanya’nın bu yöndeki bütün diplomatik çabaları ise sonuçsuz kalıyordu. Bu durumda geriye tek bir yol kalmaktaydı; o da Sırbistan ordusunu mağlup ederek, Sırp toprakları üzerinden cephane naklini sağlamaktı. Ancak bu nakliyat hiç de kolay değildi. Zira Avusturya-Macaristan, henüz Sırbistan’ı mağlup edemediği için Osmanlı Devleti ile müttefikleri Almanya ve Avusturya- Macaristan arasında karayolu bağlantısı bulunmuyordu.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 127. sayısından (Mart 2019) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!