Batılı Seyyahların Gözüyle Osmanlı Kadını

“Türk insanı şefkatlidir, ailesine düşkündür. Evlilik ve aile bağlarına genel olarak Avrupalılardan daha çok saygı gösterir. Her zaman tersi söylense de Müslüman kadınların toplumsal konumu, Avrupa’daki Hristiyan kadınlardan daha aşağıda değildir. Kadınların evlerinde tam bir hâkimiyet söz konusu olup her zaman nezaket ve kibarlıkla muamele görürler.” Edmondo de Amicis

Osmanlı kadını, asırlar boyu Batı dünyasının dikkatini çekmiştir. Osmanlı topraklarına daha 16. asırdan itibaren gelen seyyahlar, gördükleri ve duydukları her şeyi tasvir etmeye çalışmışlar, ayrıntılarına kadar kaydetmişlerdir. Ancak seyyahların bu kayıtları konusunda çok dikkatli olmak gerekir. Zira Osmanlı toplumu, mahremiyetine çok düşkün olup özel hayatlarında adap ve edebe büyük titizlik gösterirlerdi. Osmanlı kadınları, kendilerine ayrılan haremlerde yaşarlar, mahremleri hariç, kimse ile zorunlu haller dışında görüşmezlerdi. Bu nedenle yabancı erkeklerin bırakın sarayı, herhangi bir evin harem kısmına girmesine katiyetle izin verilmezdi. Yabancı kadınlar bile hareme gireceklerinde ince elenip sık dokunurdu.

Öyleyse pek çok Batılı seyyah, Müslüman Osmanlı kadını ve yaşadığı haremle ilgili bilgileri nasıl veriyorlardı? Şöyle ki bazı seyyahlar, kendilerinden önce yazılmış olanları, özellikle gayrimüslim tebaanın anlattığı kulaktan dolma bilgileri ve hayal dünyalarının ürettiklerini gerçekmiş gibi sunmuşlardır.

Bazı seyyahlar da bu hakikatten uzak bilgileri eleştirmişler, doğrusunu yazmaya gayret göstermişlerdir. Meselâ 1710’larda İngiltere’nin Osmanlı sefiri olan kocasıyla Osmanlı ülkesine gelen Lady Montagu, arkadaşı Thistlethwayte’ye yazdığı mektupta “Eminim ki Türkiye’ye ait diğer seyahatnamelere bakıp da buradaki evlerin gayet acınacak bir şekilde inşa edildiğini zannedersiniz. Ben bu evlerden pek çoğunu gördüğüm için bilgince söyleyebilirim ki yanılırsınız… Öyle zannediyorum ki bütün bunları okurken, bilmedikleri şeylerden bahsetmek için kendilerini bir türlü tutamayan basit seyyahların hatıralarından büsbütün farklı şeyler gördüğünüze hayret edersiniz. Oysaki olağanüstü bir fırsat çıkmadıkça hiçbir Hıristiyan, Türkiye’deki kibar bir adamın evine giremez. Özellikle harem tamamen yasaktır.”

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 207. sayısından (Kasım 2025) okuyabilirsiniz.

Salih Çavdır

Share
Yazar:
Salih Çavdır

Recent Posts

Horasan’ın İncisi Merv

Düzlüklerinde savrulan her bir toz zerreciği dahi buram buram tarih kokar Merv’in. Sanki akıp giden…

11 saat ago

Timur Beg’in Mimarî Mirası

Timurlu mimarîsi, pek çok farklı coğrafyadan taşıdığı izlerle Orta Asya’daki İslâm sanatının zirvesidir. Sonraki devirler…

11 saat ago

Yavuz Sultan Selim Han’ın Âlim Dostu Molla Halîmî Çelebi

Osmanlı ilim ve irfan geleneğinin parlak simalarından Halîmî Çelebi, ilmiyle âmil, ahlâkıyla mümtaz bir âlimdir.

11 saat ago

Selçuklu Medeniyetinin Bilgi Hazineleri Kütüphaneler

Selçuklu sultanları ve devlet adamları, kitaplara duydukları hürmeti, ülkenin dört bir yanında inşa ettikleri kütüphanelerle…

11 saat ago

Tuna Kıyısında Bir Tarih Ingolstadt

Orta Çağ’dan kalma şatoları, dev araç fabrikası ve Bavyera Ordu Müzesi’nde sergilenen Osmanlı çadırıyla Ingolstadt,…

11 saat ago

Osmanlı’nın Dünyası Cedid Atlas

Osmanlılar, Dünya’ya nasıl bakıyordu? Coğrafî anlamda bu sorunun cevabını almak için devrin haritalarına bakmak gerekir.…

11 saat ago