Tarih; sosyal ve kültürel kıymetlerle bir bütün halinde olup, bu kıymetlerle beslenir ve edebiyat, sanat, mimari gibi birçok sahada geçmişi geleceğe taşımaya devam eder… Yunus Emre’nin “Dolap niçin inilersin, derdim vardır inilerim…” diye başlayan şiiri de sadece tasavvufî değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel bir kıymeti de yaşatmaya devam etmektedir. Bu, günümüzde ancak eski kitaplarda veya müzelerde görebildiğimiz su dolaplarıdır…
Yakın bir geçmişe kadar, savunma yapılarından sonra, şehirler için en önemli ve en büyük teknik yapılarından biri, şehrin su ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilen su çarklarıydı. Nasıl canlılar için su hayat demekse, suyun insanlara ulaştırılması da aynı derecede önemlidir. Su dolapları, asırlar boyunca farklı coğrafyalarda, hemen hemen aynı teknoloji ile insanlığa hizmet vermiştir.
Hayati önem taşıyan bu araçların, şehrin sosyal hayatının merkezinde olarak tarih kitaplarına geçmesinin yanında, kültürel olarak da edebiyat ve sanata yansımaları olmuştur. Bu etkileşimin belki de en önemli ve müşahhas misali Yunus Emre’nin Dertli Dolap ilahisidir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ocak (41. Sayı 2012) sayısından okuyabilirsiniz.
Düzlüklerinde savrulan her bir toz zerreciği dahi buram buram tarih kokar Merv’in. Sanki akıp giden…
Timurlu mimarîsi, pek çok farklı coğrafyadan taşıdığı izlerle Orta Asya’daki İslâm sanatının zirvesidir. Sonraki devirler…
Osmanlı ilim ve irfan geleneğinin parlak simalarından Halîmî Çelebi, ilmiyle âmil, ahlâkıyla mümtaz bir âlimdir.
Selçuklu sultanları ve devlet adamları, kitaplara duydukları hürmeti, ülkenin dört bir yanında inşa ettikleri kütüphanelerle…
“Türk insanı şefkatlidir, ailesine düşkündür. Evlilik ve aile bağlarına genel olarak Avrupalılardan daha çok saygı…
Orta Çağ’dan kalma şatoları, dev araç fabrikası ve Bavyera Ordu Müzesi’nde sergilenen Osmanlı çadırıyla Ingolstadt,…