Ömrünü âdeta Yenişehir tarihi araştırmalarına vakfeden Dr. Salih Erol Bey’le bu kadim Osmanlı şehrinde buluştuk ve kısa bir sohbet gerçekleştirdik…
Salih hocam merhabalar. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1977 Muş-Malazgirt doğumluyum. İlk ve ortaokulu Malazgirt’te okudum. Tarih öğretmenliği bölümü mezunuyum. Yüksek lisans ve doktoramı da tamamladım. Hâlen, öğretmenlik ve akademik çalışmalar yapmaktayım.
Yenişehir tarihiyle ünsiyetiniz nasıl başladı?
Yenişehir, benim öğretmen olarak ilk görev yerimdir. Zaman zaman başka şehirlerde görev yapsam da Yenişehir’den kopamadım; buraya yerleştim. Çocuklarımın Yenişehir doğumlu olmaları beni buraya ayrıca bağlamıştır. Yenişehir’in zengin bir tarih birikimine sahip olması, beni ilk başlarda şaşırtmıştır. Her insanın yaşadığı yere karşı vefa borcunun olduğunu ve samimiyetle bu borcu ödemeye çalışması gerektiğini düşünmekteyim. Bendeniz 2004’ten beri akademik çalışmalar yapmaya yönelmiş birisi olarak uzmanlaşmaya çalıştığım tarih alanında, yaşadığım yere bir şeyler vermeye çalıştım. Yenişehir’in tarih araştırmacıları tarafından ihmal edilmiş olması da bizleri daha çok harekete geçirmiştir. Şu âna dek Yenişehir’e iki tarih kitabının yanı sıra, makaleler ve sair popüler kültür-tarih yazılarıyla katkı sunmaya çalıştım. Şehir merkezini ve 61 köyünü gezerek, sosyal sahada bulunmak ve sonrasında arşiv dünyasında şehrin izini sürmek, oldukça keyifli bir uğraş benim için.
Röportajın tamamını Yedikıta Dergisi 167. sayısından (Temmuz 2022) okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…